İçişleri Bakanlığı, Suriye’de faaliyet gösteren Ecnad’üş Şam adlı radikal grup üyesi Ebu Hamza’nın Manar Alshami ismiyle Türkiye vatandaşlığına alındığını açıkladı. İçişleri Bakanlığı, CHP İstanbul Milletvekili Ünal Çeviköz’ün kamuoyuna yansıyan “El Kaide lideri Türkiye Vatandaşlığa geçti” iddiaları ile ilgili verdiği soru önergesine 29 Temmuz’da yanıt verdi. Bakan Süleyman Soylu’nun imzasıyla yayınlanan yanıtta Hamza’nın iddia edildiği gibi
Türkiye gazetesi 9 Ağustos’ta iddialı bir haber yayınladı. Yılmaz Bilgen imzalı “Suriye’de ateşi söndürecek adım” başlıklı haberde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın İran ve Rusya liderleriyle yaptığı son görüşmeler ardından Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad ile bir telefon görüşmesi yapabileceği yazıyordu. Bir başka deyişle Suriye’ye yeni bir askeri harekât işareti veren Erdoğan’ın aradaki 11 yıllık husumeti bir yana
Türkiye 2011’de Suriye’deki krizin ilk başında, Beşar Esad’ın reformlar yapması ve Suriye toplumunun mümkün olduğunca geniş kesimlerini de sisteme dahil etmek suretiyle yönetimini sürdürmesi yönünde tutum aldı ama bu gerçekleşmedi. Esad rejimi, böyle bir çözümün, mutlak otoritesinin ve sonrasında da iktidarının sonunu getireceği düşüncesiyle olsa gerek, bu yola gitmedi. Sonraki dönemde Türkiye, Esad’ın iktidarı bırakması ve
Suriye’de ülke genelindeki savaş durdu, Beşar Esad Mayıs 2021’de yapılan seçimlerde dördüncü kez Cumhurbaşkanı seçildi ve Suriye son dönemde uluslararası camiaya geri dönüş konusunda bazı kazanımlar elde etti. Olumlu gibi gözüken bu genel görüntüye mukabil, ne ülkede kriz sona erdi, ne toplumsal barış sağlandı. Suriye ülkesinde; Esad rejimi, Hayat Tahrir-i Şam, Suriye Demokratik Güçleri (belkemiğini
Tam beş sene önce bugün, 15 Temmuz 2016’da Türkiye siyasetinin en tuhaf, bir o kadar da trajik olaylarından biri yaşandı. Bir darbe girişimi asker ve sivil kalabalıkların karşı karşıya gelmesi ve çatışmasıyla sonuçlandı. Türkiye’nin azımsanmayacak bir darbe ve darbe girişimleri tarihi olsa da bu tür örneklere pek rastlanmaz, asker ile sıradan vatandaş çatışmaya girmez. Neticede
Belki “Bir fotoğraf bin kelimeye bedeldir” demek basmakalıp gelebilir size ama çoğunlukla doğrudur. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 5 Mart’ta Kremlin Sarayı’nda Rus ev sahibi Vladimir Putin’le yaptığı 5 saat 40 dakika süren görüşmeden çıkarken çekilen bu fotoğraf sizde olumlu ve iyi çağrışımlar vaat eden bir izlenim bırakıyor mu? Gece saatlerinde bir şekilde Beştepe’nin gayrı-resmî görüşü olarak
Nuri Çolakoğlu Günlerdir, haftalardır televizyonlardaki haberleri, tartışmaları izliyorum, gazeteleri, internetteki yorumları takip ediyorum. Tabii hep konumuz İdlib. Ama bu sorunu anlamaya, denklemi çözmeye çalışırken en önemli noktanın hep gözden kaçırıldığını görüyorum. Hem de bu 200 yıllık bir sevda. Biraz daha açık anlatayım. Doğu Avrupa steplerinde küçük bir beylikten, Moskova Knezliği’nden doğup büyüyen Rusya’nın 200 yıldır
Behlül Özkan Nisan 1986’da Suriye’de yolcu otobüslerine ve Lazkiye-Halep seferini yapan yolcu trenine bombalı saldırılar düzenlenir. Türkiye’de gazeteler saldırılarda onlarca kişinin öldüğünü duyurur. Suriye televizyonuna göre saldırıyı düzenleyen 5 kişi, 9 Mayısta Halep’te El Faruk otelinde yakalanır. Sanıklardan ikisi Türkiye vatandaşıdır: Hatay’ın Suriye sınırındaki Bohşin köyünde yaşayan amcaoğulları Mustafa ve Mehmet Albayrak. Suriye televizyonuna göre
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in 7 Ocak akşamı 8 Ocak’taki Türk Akımı açılışına katılmak için İstanbul’a gelişine Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan iki bakımdan yeterince sevinemedi. Birincisi, Putin’in taşıyan Tu-214 başkanlık uçağı, İstanbul (üçüncü) Havalimanına değil, artık sadece kargo uçuşları yapılan Atatürk Havalimanına inebildi. Dünyanın en büyük ve pahalı havalimanlarından biri olarak, yeri konusundaki bütün uyarılara rağmen
- 1
- 2