İsrail-Filistin çatışmasının kökleri, rakip ulusal hareketlerin yaşandığı 20. yüzyılın başlarına kadar uzanmaktadır. İsrail Devleti’nin 1948’de kurulması ve ardından yaşanan Arap-İsrail savaşları önemli ölçüde yerinden edilme ve gerginliğe yol açmıştır. Akdeniz kıyısı boyunca uzanan dar bir kara şeridi olan Gazze, büyük bir Filistinli mülteci nüfusuna ev sahipliği yapmaktadır. İsrail’in Gazze’yi işgal ettiği 1967’deki Altı Gün Savaşı‘ndan
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan G7 toplantıları için İtalya’da, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler NATO toplantıları için Belçika’da. Bir de Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın 15-16 Haziran’da İsviçre’de toplanacak Ukrayna Barış Zirvesi katılımı var bu temaslara eklememiz gereken. Ukrayna toplantısı eğer gerçekten ateşkes ve barış amaçlı olsaydı, Rusya’nın da bir şekilde muhatap alınması gerekirdi. Oysa daha çok Ukrayna’ya
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, resmî açıklama yapılmamasında rağmen ABD Başkanı Joe Biden’in daveti üzerine 9 Mayıs’ta yapması beklenen Beyaz Saray ziyaretini ertelemişti ya… İki ki gitmemiş. Bunu Türkiye’nin dün imzalayıp yürürlüğe aldığı F-16 satış anlaşmasıyla alakası nedeniyle söylemiyorum. Savunma kaynaklarından aldığım bilgilere göre zaten bir gecikme yoktu, “takvimine uygun olarak” ilerliyordu. Zaten biraz daha gecikse ABD’deki
İklim değişikliği nedeniyle yaşadığımız, daha vahimini de bu yaz yaşayacağımız söylenen hava sıcaklıklarından bahsetmiyorum sadece. Hem ülke içinde hem de küresel düzlemde oldukça sıcak bir yaz gündemi bekliyor bizi. Sıcak yaz, AYM kararı Anayasa mahkemesinin son gecikmiş kararları tesadüf olamaz. Malum, Anayasa’nın 153/2. maddesinde Anayasa Mahkemesi iptal kararlarının geriye yürümeyeceği açıkça düzenleniyor. İptal edilenlerin yerine
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan “Batılı güçler” diyor ama aslında demek istediği ABD’dir. Batı’dan kasıt en dar anlamıyla G7’dir, yani en zengin 7 kapitalist ülke: ABD, Japonya, İngiltere, Almanya, Fransa, Kanada ve İtalya. ABD yönetiminin tutumunda en küçük bir değişiklik G7’nin İsrail’deki Binyamin Netanyahu’nun saldırgan, faşizan politikasına “Batı” desteğinin sonu demek olacaktır. Erdoğan’ın 23 Mayıs’ta yaptığı konuşmada
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’i hedefe koymak gibi bir niyetim yok. Onu zaten AK Partililer yeterince yapıyor. 31 mart seçimlerini kaybetmelerinde sanki Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın tek karar verici olarak etkisi yok muş gibi, kendileri her şeyi düzgün yapmış gibi hala “Emekliye sam verdirtseydi seçimi alırdık” faslındalar. Bir yandan da
Hamas siyasi lideri İsmail Haniye’nin 12 Mayıs’ta Katar’ın Başkenti Doha’da MİT Başkanı İbrahim Kalın ile yaptığı görüşmede “Ateşkesin sağlanması için topun İsrail’in sahasında” olduğunu söylediği öğrenildi. Türk güvenlik kaynaklarından edinilen bilgiye göre, Kalın’ın Haniye ile yaptığı görüşmede ateşkes girişimleri ve müzakerelerdeki son durum ile Gazze’de İsrail kuşatması altındaki Filistinlilere daha fazla insani yardım ulaştırılması için
Üniversite fikrinin temelinde aramak, araştırmak yatar. Bunun yapılabilmesi için soru sormak gerekir, hoşa gitmeyen aykırı fikirleri tartışmanın serbest olması gerekir. Medyayı, karar organlarını ele geçirmiş, “hakikat” üzerinde tekel kurmuş bir iktidar olabilir. Eğer üniversite özerk ve özgürse, orada bu hegemonyaya meydan okuyacak, “hayır hakikat öyle değil” diyecek öğrenciler, akademisyenler çıkar. Seslerini duyuracak güçleri olmayabilir; sonuçta
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Yönetim Kurulu ile yaptığı toplantıda Türkiye’nin İsrail ile ticareti kesme kararını değerlendirdi. Erdoğan, “bizim burada tek bir gayemiz vardır, o da Batı’nın koşulsuz askerî ve diplomatik desteğiyle kontrolden çıkan Netanyahu yönetimini ateşkese zorlamaktır. Ateşkes ilan edildiği, Gazze’ye yeterli miktarda insani yardım girişine müsaade edildiği durumda
Türkiye son birkaç gün içinde İsrail’in Gazze’de sayısı altı ayda 35 binden fazla Filistinlinin hayatını alan saldırılarına karşı iki önemli adım attı. Önce Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Uluslararası Adalet Divanında İsrail’e soykırım suçlamasıyla Güney Afrika cumhuriyetince açılan davaya müdahil olma kararını ilan etti. 2 Mayıs’ta da Ticaret Bakanlığı daha önce 54 maddede kısıtlama getirdiği İsraille