Yıl 1998 idi. Sheraton Otelinde Amerikan istihbaratı CIA’nın önceki başkanlarından Stansfield Turner ile konuşuyorduk. Az ileride kuşbakışı Ankara’yı seyreden eşi Eli sabırsızlanıyordu; Kale’ye gidecek, Anadolu Medeniyetleri Müzesini gezeceklerdi. Emeklilik günlerinde turistik amaçlı bir seyahat gibi duruyordu; şehirde olduklarını öğrenince ABD Büyükelçiliği üzerinden zorlukla sağlamıştım bu kısa görüşmeyi.Kore ve Vietnam savaşlarında da görev yapmış Emekli Oramiral
Öncelikle söyleyelim ki eğer çeyrek asırdan fazladır Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı biraz tanımışsak CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun dünkü “uyku ve öfke nöbetleri” arasında gibi ağır sözlerinin altında kalmaz. Keza, Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu’nun “Dava, damadı bakan yapıp zengin etmek, memleketi üç-beş müteahhide peşkeş çekmekse, ben o davayı sattım sözleri altında da. Ama gelişmeler Erdoğan’ın üst
Etopya Başbakanı Abiy Ahmed’in Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la ortak basın toplantısında Mustafa Kemal Atatürk’ten övgüyle söz etmesinin Cumhurbaşkanlığı tercümanı tarafından canlı yayında sansürlenmesi arada kaynamasın diye yazının başına aldım. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun o basın toplantısını izlemek için gelen gazetecilere yaptığı “Taliban ne yapacak, ona bakacağız” diye özetlenebilecek” sözleriyle başlayacaktım yoksa. Çavuşoğlu, Türkiye’nin tutumunu hem Taliban’ın
Siyaset gazetecileri güne hangi gazeteyi okuyarak başlar, biliyor musunuz? Resmî Gazete. Bu sabah, 13 Ağustos tarihli Resmî Gazetede Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, olmuş ve “bundan sonra meydana gelebilecek yangın ve sel afetlerinden” zarar görecek vatandaşlar için yardım kampanyası başlatma kararını duyurdu. Bir yandan “yardım kampanyası” diyenlere soruşturma açılmasından söz etmeyeceğim burada, o ayrı hesap. Ama bu
Yangınla mücadelede iyi sınav veremeyen hükümet, bunun haber yapılmasını engellemek için çabasını sürdürüyor. Hayır, 5 Ağustos gecesi Halk TV canlı yayınının bir grup zorba tarafından basılmasının hükümetle bir ilgisi henüz çıkmış değil. Ama bu saldırının, birkaç gün önce radyo Televizyon Üst Kurulunun (RTÜK) TV kanallarına verdiği gözdağının ete kemiğe bütünmüş hali olduğu söylenebilir; RTÜK Başkanı
Önce bir konuya açıklık getirelim. Afganistan’da kendi başkenti Kabil’deki havaalanını korumaktan aciz bir hükümet var. Bu hükümetin ABD’nin desteği tamamen kalktığı anda Taliban tarafından -gerekirse kan dökülerek yıkılması ihtimali bulunuyor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ABD ve diğer dış destekler olmadan kendi ayakları üzerinde duramayan bu hükümetin tamamen formalite icabı “daveti” üzerine işte o (Hamid Karzai) havalimanını
Yazının başlığının uzun şekli var aslında. Herkesin kaçtığı Afganistan’a ABD’nin isteğiyle Türk askerini gönderme sorumluluğu tarih önünde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın mı, yoksa TBMM’nin mi olacak?Laf oyunu yapıp, Afganistan’a asker gönderilmeyecek, zaten orada Türk askeri var, hatta görev süresi TBMM tarafından 2020 Aralık ayında yapılan oylamayla 18 ay daha uzatıldı demenin alemi yok. Tek bir asker
ABD, Afganistan’da 20 yıl süren askeri varlığına son verirken, Türkiye’nin Afganistan nöbetine devam etmesini istiyor. Aslında diğer ülkeler de çekilirken Türkiye’nin, Afganistan’ın başkentindeki Hamid Karzai havaalanının yönetim sorumluluğunu artırarak sürdürmesini teklif ediyor.Yaklaşık bir ay önce, 14 Haziran’da yapılan NATO zirve toplantısı sırasında gerçekleşen ilk -ve şu ana dek tek- yüz yüze görüşmede, ABD Başkanı Joe
Türkiye’nin siyasi ve ekonomik gündemi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ABD Başkanı Joe Biden ile 14 Haziran’daki NATO zirvesi çerçevesinde yapacağı görüşmeye kilitlenmiş durumda. Bu görüşme sadece son yıllarda ciddi krizlerle sınanan Türkiye-ABD ilişkilerinin geleceği açısından önemli olmakla kalmıyor. Nitekim, Erdoğan’ın 13-14 Haziran Brüksel seferinde NATO zirvesi ve Biden görüşmesi dışında önemli ikili temasları da var. Almanya
B-planının mafyacılıktan siyasi muhalifliğe terfi edip bir yerlerden iltica almak olduğu anlaşılan Sedat Peker’in dahi dilinde olan bir masal var. Türkiye’de siyaseti daha Cumhuriyet öncesinden esir almış bir ikiyüzlülük bu. “Kendisi iyi de çevresi kötü” masalı.Başta kim varsa onu doğrudan hedef almak istemeyen, hala baştakinden bir çıkar gözetenlerin en büyük sığınağı bu söylem. Peker de