Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, AK Parti Genel Başkanı şapkasıyla 17 Şubat’ta Ankara İl Kongresine katıldı. Buradaki konuşmasında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na “yüzsüz, terbiyesiz herif” dedi. Bunun nedeni Kılıçdaroğlu’nun daha önce PKK tarafından kaçırılan 13 Türk güvenlik görevlisinin neden kurtarılamadığı, şehit düştüğü hakkında sorular sormasıydı. Erdoğan’a göre, ana muhalefet liderinin 13 silahsız Türk vatandaşının PKK tarafından
Ülkeyi acıya boğan, PKK’nın silahsız 13 Türk vatandaşını şehit ettiği haberini 14 Şubat’ta Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar verdi. Ardından 13 vatandaşımızın PKK’nın 2015 ila 2017 yılları arasında kaçırıp Irak topraklarında Gara’da, dağlık kesimde bir mağarada hapis tuttuğu asker, polis ve MİT görevlilerinden oluştuğu ortaya çıktı. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin 10 Şubat’ta başlattığı bir harekât sırasında
Tüm insanlığı pençeleri arasına alan Covid-19 salgınına karşı aşıların beklenmedik süratle geliştirilmesi ve Türkiye dahil birçok ülkede uygulamanın başlaması bir umut ışığı yaktı. Şimdi herkesin umudu aşıların etkisini göstermesi ve insanlığı, içine düştüğü bu çaresizlik duygusundan kurtarabilmesi. Ne var ki şu andaki gelişmeler bu iyimserliği doğrulayacak yöne evirilmiyor. Salgın Avrupa ve Amerika dahil bir çok
Joe Biden, Donald Trump’ın Beyaz Saray’ı devir teslim törenine katılmadan terk etmesinden birkaç saat sonra düzenlenen törenle ABD’nin 46’ıncı başkanı olarak göreve başladı. Trump yanlılarının askeri sokağa döken Kongre baskınına rağmen Biden sakindi ve sakin bir konuşma yaptı. Belki en köşeli ifadesi beyaz ırkçılığını terörizm sayarak mücadele sözü vermesiydi. Ülke tarihin seçilen ilk kadın ve
Son günlerde üst düzey Türk yetkililerin Batı’ya ve Batılı kurumlara dair söylemlerinde geçmişe kıyasla nispi yumuşama görülüyor. Bu yumuşak tonun arka planındaki etkenleri irdelemekte yarar var. Bunlar arasında başta mevcut ekonomik durumdaki kırılganlık geliyor. Bunun yanında 2020 Aralık ayında düzenlenen NATO ve AB’nin üst düzeyli toplantılarında Türkiye’nin aleyhine tablo iyice belirgin hâl alıyor. ABD’de Biden
Büyük umutlarla başladığımız 2020, küresel anlamda bir kayıp yıl oldu. Yaşamak için birbirimizden ve sevdiklerimizden uzak durmak, gözle görülemeyen bir virüs yüzünden, insanlığın zorunlu davranış biçimi haline geldi. Sevgi ve barış sözcüklerine yabancılaştık. Dünyaya mutsuzluk ve huzursuzluk havası hâkim oldu.Küresel düzenin ciddi sarsıntılar geçirmekte olduğu bir dönemde aniden patlak veren pandemi, zaten varolan yönetim sıkıntılarını
Seçimleri kaybeden Donald Trump’ın Başkanlığı Joe Biden’e devretmesine günler kala Türkiye’ye uygulanan yaptırımlar Türkiye-ABD ilişkilerinde yeniden çalkantılı günlerin yaklaşmakta olduğunu gösterdi. Mevcut tablonun NATO’ya da olumsuz yansımaları oldu.Yaptırımlar, Rusya’dan alınan S-400 füzeleri nedeniyle ABD’deki Amerika’nın Hasımlarına Yaptırımlar Yoluyla Karşı Koyma Yasasını (CAATSA) ihlal gerekçesine dayandırıldı. S-400 meselesinde ilk kriz 2019 yılında Türkiye’nin F-35 projesinden dışlanmasıyla
Devletin güvenlik ve dış ilişkileriyle ilgili bir kaynağımla konuşmaya “Neler oluyor?” diye başladığımda “Bu ara işler tekdüze biraz” yanıtı almayı doğrusu beklemiyordum. Benim Türkiye’de neler olduğunu tanımlayacağım son sıfat bu olurdu. Kovit ölümleri o gün yine zirve yapmıştı. Merkez Bankası 24 Aralık’taki toplantıda faiz artışı işareti verirken AK Parti bünyesinden karşıt sesler yükseliyordu. Sendikalar hükümetle
Sizce ne önemli ülkenin gündeminde? Neyi konuşmalıyız? Ülke gündemi halkın gündeminden nasıl olur da farklılaşabilir? Elbette soracaksınız: Memleket için önemli olanları kimlerden dinliyoruz? Ve tabii, halkın tercihleri ve gündemi memleket için önemli mi? Halkı mı yoksa ülke gündemini şekillendirenleri mi dinlemeye değer? Ülke gündeminde ne ABD’nin yaptırımları var, ne tank-palet fabrikası. Ne Doğu Akdeniz ya