Asya bugün yalnızca dünyanın ekonomik motoru değil; küresel enerji güvenliğinin de tartışmasız merkez üssü. Dört büyük tüketici — Çin, Hindistan, Japonya ve Güney Kore — tek başlarına dünyanın petrol ithalatının yaklaşık yüzde 45’ini, LNG ithalatının ise yüzde 70’ini gerçekleştiriyor. Böylesine dev bir talep odağı, kaçınılmaz olarak Rusya’dan ABD’ye, Katar’dan Suudi Arabistan’a kadar tüm büyük üreticilerin
Erdoğan–Netanyahu restleşmesi yalnızca iki liderin sert üslubu değil; Kudüs’ün statüsü, Doğu Akdeniz enerji rekabeti ve ABD’nin desteğiyle şekillenen daha büyük bir hesaplaşmanın işareti. Çıkış yolu, sert caydırıcılıkla dengelenmiş aklıselim diplomasi. Sözden Silaha Giden Yol Erdoğan ile Netanyahu’nun haftalardır süren söz düellosu artık diplomatik nezaketin ötesine geçti. Doha’daki zirveden sonra Netanyahu’nun Amerikan ve İsrail bayrakları önünde,
ABD, küresel hükümranlık stratejisinde yeni bir evreye geçiyor. Rusya, İran ve Çin’i çevrelemek, baskılamak ve ekonomik–teknolojik üstünlüğünü yeniden tahkim etmek Washington’un ana hedefleri arasında. • Rusya, Ukrayna savaşında yıprandı; yaptırımlar altında Orta Asya, Kafkasya, Güneydoğu Avrupa ve Baltık’ta itibar ve zemin kaybediyor. • İran’ın nükleer programı en az 3–5 yıl geriletildi; kuzeyden transit hatları kırılma
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Türkiye’nin 50 yılı aşkın süredir yürürlükte olan Kerkük–Yumurtalık Ham Petrol Boru Hattı Anlaşmalarını 20 Temmuz 2025’te Resmî Gazetede yayımlanan kararıyla 27 Temmuz 2026 itibarıyla sonlandırdı. Bu karar Irak hükümetinin 17 Temmuz’da Irak Kürdistan Bölgesel Yönetiminde üretilen (IKYB) bütün petrolün, devlet petrol şirketi SOMO’ya devri kararıyla birleşince, Ortadoğu’nun enerji diplomasisinde çok katmanlı bir
Bir zamanlar Asya-Pasifik bölgesinin yönetiminden sorumlu olduğum Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) yeni raporuna göre, 2025 yılında küresel enerji yatırımları 3,3 trilyon dolara ulaşacak. Bu rakam yalnızca nicel bir rekoru değil, aynı zamanda enerji önceliklerinde niteliksel bir değişimi işaret ediyor. Bu toplamın 2,2 trilyon doları yenilenebilir enerji, nükleer, şebeke altyapısı, enerji depolama ve düşük emisyonlu yakıtlara
Ortadoğu’nun enerji haritası Türkiye’yi devre dışı bırakabilecek Irak-Suriye petrol boru hattı projesiyle değişebilir. Irak’ın 2003’ten bu yana pasif bekleyen Kerkük–Baniyas petrol boru hattını tekrar canlandırma kararı, yalnızca bir altyapı yatırımı değil; bölgedeki güç dengelerini sarsacak stratejik bir hamle anlamına geliyor. Türkiye, bu koridorun devreye alınması halinde hem transit gelirlerini hem de bölgedeki “enerji dağıtım merkezi”
Tüm tahminleri alt üst etti, suikast girişiminden, onlarca mahkeme iddianamesi ve mahkumiyetinden sıyrılarak 20 Ocak’ta Beyaz Saray’daki tahtına oturdu “Sultan Trump.” Açıkladığı ilk başkanlık kararları kimseyi şaşırtmadı ama geleceğe dönük kaygıları ve belirsizlikleri artırdı. Trump’ın beni en çok etkileyen beyanı ise, Grönland’ın satılması, Kanada’nın 52. eyalet olarak katılması ve Panama Kanalı’nın devredilmesi gibi uluslararası hukuk
Türkiye, Erzincan İliç Çöpler Altın Madeni’nde 9 işçinin ölümüne sebep olan felaketle sarsılmışken, 6 Şubat depremleri ardından halen eğitim, barınma, altyapı sorunları ile boğuşan 11 ilde son bir yıl içinde 497 proje için Çevre Etki Değerlendirme süreci başlatıldığı öğrenildi. Bu projelerin 210’u madenler, 34’ü petrol için. Bunun yanında 24 Ocak’ta Meclis Başkanlığı’na sunulan kanun teklifi
Paris’teki Uluslararası Tahkim Mahkemesi’nin Türkiye’ye karşı verdiği ceza, Kürt petrolü ile ilgili 1992’de Erbil’de Kürdistan Bölgesel Hükümeti (KBH) kurulmasından bu yana süregiden tartışmalı fiili durumu, hem Erbil, hem Ankara, hem Bağdat hem de bölgedeki yabancı petrol şirketleri için daha da karmaşık hale getirdi. Şimdi hukuka riayet, egemenliğe saygı, adil gelir paylaşımı, şirketlere güvence ve jeopolitik
- 1
- 2








