Hemen tekrarlayalım: Yunanistan ve Avrupa Birliği (AB) ile diplomatik uzlaşma yoluyla yumuşama ekonomiyi düzeltmez, orada başka ağır sorunlar mevcut, ama eğer düzeltici adımlara niyet varsa nefes aldırır. Neticede dolar 7,7 avro 9 lira sınırına dayanmış durumda. ABD Büyükelçisi David Satterfield’ın Covid ortamında “Borçlarınızı ödemezseniz şirketler ilaç göndermeyi kesebilir” uyarısında bulunduğu bir durumdayız. Bu ortamda Türkiye’nin
Avrupa Birliği’nin Güvenlik ve Dış Politikalar Yüksek Temsilcisi Josep Borrell Fontelles 15 Eylül’de Avrupa Parlamentosunda Türkiye’yi yakından ilgilendiren bir konuşma yaptı. Konuşmasının en önemli kısmında Türkiye’yi de “eski imparatorluğu” canlandırmak isteyen ülkeler arasında saydı ve bunun AB’yi yeni bir durumla karşı karşıya getirdiğini söyledi. AB’nin 21 Eylül’deki Dış İlişkiler Konseyi, yani dışişleri bakanları toplantısında ve
Amerikalı gazeteci Bob Woodward’ın yayınladığı “Rage-Öfke” adlı kitabı ABD’yi karıştırdı. Ünlü Watergate skandalını da ortaya çıkaran iki gazeteciden biri olan Woodward, ABD Başkanı Donald Trump’ın Covid-19’un korkunç etkisini bildiğini ama “moral bozmamak” bahanesiyle halktan sakladığını yazıyordu. Trump ise Woodward ile uzun süredir mülakatlar yaptığını ve bunu kendisine daha salgının başladığı zamanlarda söylediği halde, haber yapmayıp,
An itibariyle Türk dış politikası oldukça üzücü bir manzara sergiliyor. Suriye, İsrail, Libya ve Mısır’da Büyükelçimiz yok. Lübnan, BAE ve Suudi Arabistan’da Büyükelçimiz var ama yok. AB ile ilişkilerimizde belirgin bir durgunluk yaşıyoruz. Yunanistan, Fransa ve Almanya ile ilişkilerimiz gergin. ABD ile ilişkilerimizde ciddi sorunlar var. Bu bir yalnızlık tablosudur.Çok değil, bundan birkaç yıl önce,
Düzelteyim, sadece Macron değil, Macron gibiler demem lazımdı ama şimdi Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron var sahnede Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın karşısında.Erdoğan’ın en büyük siyasi gıdasının zıtlaşma olduğuna Almanlar geç uyandı, ama tam uyandı. Önce Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier, sonra Şansölye Angela Merkel, Erdoğan’ın şahsını hedef almanın sadece Erdoğan’a güç kattığını, ama Türkiye’yi uzaklaştırdığını fark ettiler. Ama şimdi,
Türkiye ile Yunanistan arasında savaş çıkmayacağı işin yatıştırılacağı zaten öteden beri belliydi. Hayır, Avrupa Birliği (AB) Türkiye’ye sert uyarıda bulunup yaptırım tehdidinde bulunduğu için değil. Çünkü birincisi, AB Türkiye üzerinde siyasi yaptırım gücünü (Kıbrıs sorunu nedeniyle) kaybedeli çok oldu. Oysa, yöntem hoşunuza gitsin gitmesin Türkiye’nin elinde Avrupa siyasetini etkileyen bir göç kartı var. İkincisi, Türkiye
Covid’le savaş da iyi gitmiyor, ki birazdan ayrıntısıyla geleceğiz, ekonomiyle savaş da iyi gitmiyor. TUİK ikinci çeyrekte yüzde 9,9 küçüldüğümüzü açıkladı. Rakamın iki haneli çıkmaması için özel çaba sarf edildiği anlaşılıyor, örneğin elektrik tüketim rakamlarına, istihdam kayıplarına bakıldığında, uzmanları yazınca anlarız.Yunanistan’la savaş ihtimaline gelince… Yunanistan’ın tam da 30 Ağustos’ta Meis adasına turist gemileriyle asker göndermesi
Hayal Kırıklığı Eğer önceki kuşak Türk liderler ve Avrupa Birliği (AB) Devlet Adamları, yani 1963 Ortaklık Anlaşması ve 1971 Katma Protokolü gerçekleştiren kuşak, Türkiye-AB ilişkilerinin bugünkü halini görseydi muhakkak ki derin bir teessüre kapılırdı. Türkiye’nin AB ile sanayi mamullerinde hemen yarım yüzyıldan bu yana her iki tarafın avantajına işleyen bir Gümrük Birliği var. Fakat bu Gümrük Birliğini
Almanya Dışişleri Heiko Maas 25 Ağustos günü önce Atina’da Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendios, ardından Ankara’da Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Kıbrıs ve Doğu Akdeniz sularında tırmanan gerilimi görüştü. Maas bu görüşmelerden aldığı izlenimi 27-28 Ağustos’ta Berlin’de planlanan Avrupa Birliği (AB) Dışişleri Bakanları Toplantısına götürecek. Türkiye’nin donanma eşliğinde Oruç Reis sondaj gemisini Kıbrıs’ın güneyine göndermesi
Hayır, Doğu Akdeniz değil. Akdeniz’in en uzun sahil şeridine ve Karadeniz’e dolayısıyla Rusya ve Kuzey coğrafyasına açılan kapılarını elinde tutan Türkiye, Doğu Akdeniz’in asli aktörüdür. Muadil aktörü Yunanistan değil, Kızıldeniz ve Hint Okyanusuna açılan kapıyı elinde tutan Mısır’dır. Libya’da tarihi rakibi İtalya’yı (Türkiye ve Katar sayesinde) alt edemeyen, Lübnan’da kurduğu 1930’lar modeli tasarım, son patlamayla