Merkez Bankası Para Politikası Kurulu (PPK) 23 Ekim Perşembe günü toplandı ve politika faizini 100 baz puan düşürdü. Böylelikle politika faizi yüzde 39,5’e geriledi. Kararı değerlendirmek için gelin bir önceki -11 Eylül’deki- PPK kararının açıklandığı metne bakalım. O toplantıda politika faizi yüzde 43’ten yüzde 40,5’e düşürülmüştü. Karar metninde şöyle deniliyor: “Kurul politika faizine ilişkin atılacak
PKK, Türkiye’deki “tüm güçlerini” geri çekmeye başladığını açıkladı. Açıklama 26 Ekim’de PKK’nın üst kadrosundan, KCK Yürütme Konseyi Üyesi Sabri Ok tarafından Kuzey Irak’ta yapıldı. Ok, silahlı militanların Irak’a çekilme işleminin sürmekte olduğunu, çekilenlerden bir kısmının da açıklama sırasında hazır bulunan toplam 25 üst düzey PKK militanları arasında bulunduğunu söyledi. Açıklamaya iktidardan ilk tepkiyi veren AK
Yargıtay 11’inci Daire Başkanı Abdullah Yaman, Yeni Şafak gazetesinde kendisini hedef alan yayınlara karşı sert çıkışı medyada yankılandı. Yaman, Facebook hesabından yaptığı yayınla, “Yeni Şafak çetesinin beni karalamaya kalkışmasının yegâne nedeni haram yoldan birilerinin malına çökmelerine imkân ve fırsat vermediğimiz için iki gündür yalan dolan iftiralarla itibar cellatlığına soyunuyorlar.” Yaman uzun mesajında Yeni Şafak’ı “Yıllardır
Ekrem İmamoğlu’na casusluk soruşturmasıyla birlikte gazeteci Merdan Yanardağ’ın gözaltına alınması ardından yöneticiliğini yaptığı Tele1 kanalına devletçe el konulup başına kayyım atanması giderek bir medya darbesi boyutlarına tırmanıyor. Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) tarafından kayyım atanan İbrahim Paşalı’nın canlı yayınları durdurmasının yanı sıra, YouTube kanalını kapattığı ve geçmişteki bazı haber videolarını da sildirdiği bildiriliyor. Tele1’in hafızasının
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, birkaç saat sonra Ankara’da görülecek davada, aylardır köpürtülen CHP Kurultayına “mutlak butlan” davasının reddedileceğini biliyor muydu? Bunu bilemeyiz elbette ama tahmin ettiklerini varsayabiliriz. Acaba Ekrem İmamoğlu’nun bir casusluk örgütünün başı olduğu suçlamasıyla, daha Temmuz ayında açtığını söylediği soruşturmayı bu tahminle gündemi kapmak için mi Ankara 42. Asliye hukuk Mahkemesinin ret kararının açıklanmasından
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile CHP lideri Özgür Özel arasında bir de Nadir Toprak Elementleri (NTE) tartışması sürüyor. Tartışma Erdoğan’ın 25 Eylül 2025’te Beyaz Saray’da ABD Başkanı Donald Trump ile görüşmesinden bu yana hem muhalefetin hem Türkiye’nin gündeminde yer etmeye başladı. Özel, Erdoğan’ı Trump’ın kendi iktidarına destek vermesi karşılığında Türkiye’nin zengin NTE yataklarını “peşkeş çekmekle” suçluyor.
Türkiye ile Rusya yüzyıllardır aynı sahnede dans ediyor: Kimi zaman savaşarak, kimi zaman barışarak; kimi zaman ticaretle yakınlaşıp kimi zaman cephelerde karşı karşıya gelerek. Hiç tam güvenemediler ama birbirlerini de asla yok sayamadılar. 2025 itibarıyla bu kırılgan denge yeniden baldan çok limon tadı veriyor. Diplomatik nezaketin ardında, yavaş ama derin bir uzaklaşma yaşanıyor. Türkiye-Rusya:Pragmatik Bir
Türkiye’de “barış” konuşuldukça sessizlik derinleşiyor. Kimse yüksek sesle “barışa karşıyım” demiyor; fakat barış ufku belirdiğinde görünmez direnç hatları anında çalışıyor. Aynı refleksi demokraside de görüyoruz: “daha çok demokrasi” söylemi alkış topluyor, ama iş kurallara, kurumlara ve hesap verebilirliğe geldiğinde frenler çekiliyor. Barıştan korkmakla demokrasiden korkmak arasındaki benzerlik tam da burada: her ikisi de mevcut güç
Ekrem İmamoğlu’nun diploma davasının görüldüğü 20 Ekim günü İstanbul’da 5’inci İdare Mahkemesinde yine ciddi gerginlik yaşanırken Diyarbakır’daki uluslararası yargı toplantısında siyasi davaların geleceği açısından olumlu konuşmalar yapıldı. Anayasa Mahkemesi (AYM) ile Avrupa Konseyi’nin işbirliğinde yürütülen “Anayasa Mahkemesinin Temel Haklar Alanındaki Kararlarının Etkili Şekilde Uygulanmasının Desteklenmesi Projesi” çerçevesinde yapılan toplantıda, özellikle Yargıtay Başkanı Ömer Kerkez’in söyledikleri,









