Gazeteci-Yazar
“Yaptığı açıklamalar ilişkilerimize ilave ek yük getirse de”, her şeye rağmen Başkanı Joe Biden ile Türkiye-ABD ilişkilerinde yeni bir dönemin arayışında olduğu sözleri Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a ait. Erdoğan’ın 26 Mayıs’ta önde gelen 20 Amerikan şirketinin yöneticileriyle yapılan video-konferans sırasında söylendi.Toplantı, Türkiye’nin yeni ABD Büyükelçisi Murat Mercan ile ABD Ticaret Odası Başkan Yardımcısı Myron Brilliant’ın girişimleriyle
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan suç örgütü lideri Sedat Peker’in video yayınlarına başlamasından bu yana süren sessizliğini 26 Mayıs’ta bozdu ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya istediği tam desteği verdi. AK Parti TBMM Grubuna hitap eden Erdoğan, bunu yaparken Soylu’nun 24 Mayıs’ta Habertürk yayınında kullandığı ifadeyi kullanarak asıl hedefin kendi liderliğindeki “büyük ve güçlü Türkiye’nin inşası” çabası olduğunu
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun 24 Mayıs gecesi üç saat süren Habertürk canlı yayınından aklınızda en çok ne kaldı? Yani Soylu’nun gazetecilerin fırsat bulup sorabildikleri soruları geçiştirme ustalığı dışında; programın amacı suç örgütü lideri Sedat Peker’in iddialarına yanıt vermekti ama Soylu ne zaman somut bir soru gelse konuyu ya Türkiye üzerine oynanan emperyalist oyunlara ya da
Sizce Sedat Peker’den “siyasi mülteci” çıkar mı? Evet ya da hayır demeden 23 Mayıs’ta yayınladığı 7’inci videoda, tamamen başka görüntüler arkasına “siyasi mahkûm” ve “siyasi iltica” ifadelerini zihinlere sokuverdi. Belki de B-planı bu videolarla Türkiye’ye ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a bayılmayan bir hükümetten siyasi mülteci statüsüyle vatandaşlık almak da vardır. Yaşayıp göreceğiz. Ancak Peker konuştukça Erdoğan’ın
Hükümet kontrolündeki Anadolu Ajansının bir muhabirinin iki bakanın 21 Mayıs’taki ortak basın toplantısı sırasında sorduğu bir soru ortalığı karıştırdı. Daha doğrusu AK Parti’den tüten dumanları biraz daha görünür hale getirdi. Soruyu sorduğu için derhal işten atılan muhabir Musab Turan’ın daha sonra video aracılığıyla söyledikleri ise adeta röntgen filmi, ya da kan tahlili gibi AK Partinin
Evet, bu devir geçince kime gazeteci diyeceksiniz?Ve hiç düşündünüz mü, kime gazeteci demeyeceksiniz?Belki şu anda Sedat Peker videolarıyla başlayan tartışmanın sıcaklığı içinde bazılarınızın cevabı hazır olabilir. Devlet-mafya-siyaset-ticaret dörtgenine beşinci köşe olarak dahil olan medyanın içinde olanları sayabilirsiniz. Örneğin, Sedat Peker’in aralarındaki konuşmayı kaydedip yayınlaması üzerine Hadi Özışık, “hatam mesafeyi koruyamamak” dedi. Mesafeyi koruyamama eşiğini çoktan
“Soylu-Peker kavgasından bir “Büyük temizlik” çıkar mı?” cümlesi aslında yanlış. Çünkü tanık olduğumuz sadece bir “Soylu-Peker” kavgası değil; onun çok ötesinde.AK Parti hükümetinin, hatta daha önceki krizlerde açık tavrını İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’dan yana koyan, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin dahi bu son krizde Soylu’ya adeta “Ne halin varsa gör” suskunluğu içinde olmasına rağmen tanık olduklarımız
Tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı ile Mustafa Kemal Atatürk’ün 19 Mayıs 1919’da İstanbul’da Samsun’a ulaşarak İstiklâl Savaşını, Bağımsızlık savaşını başlatmasının 102’inci yıldönümünde “Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı üzerine YouTube’da güzel bir söyleşi yaptık. Söyleşi İlber Hoca’nın sadece gençlere değil, ama özellikle gençlere yönelik önemli önerileriyle ve bir seslenişle sona erdi.Biraz özetlemeye çalışacağım.19 Mayıs’ın önemi
Gelin olaylara başka açıdan bakalım. Geçen yıl bu zamanları hatırlayalım. Covid-19 salgının ortaya çıkmasıyla Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın beğeni düzeyinde bir sıçrama olmuş, ama bu kısa sürmüştü. İlk aylarda biraz da nazik, saygılı tavrıyla güven veren, öne çıkan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın anketlerdeki beğeni düzeyi bir ara -kısa bir dönem de olsa- Erdoğan’ı geçti.Sonra İçişleri Bakanı
Sadece savcılar değil, belki müfettişler için de söylemeliyiz: Türkiye’de adalet peşinde savcılar, adalet peşinde hakimler yanı sıra, idarenin düzgün işleyişini halk adına denetleyecek müfettişler kaldı mı?Hayır, sadece Sedat Peker vidolarındaki önemli iddialar için sormuyorum.O ayrı bir utanç kaynağına dönüştü. Uçan kuşun kanadından Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a hakaret gerekçesiyle muhalif siyasilere gazetecilere, sivil toplumculara dava açıp göze