Ankara içişleri Siyaset Kulisleri Haber Yorumlar: Ankara’nın siyaset kulislerinden derinlemesine bilgi, analiz ve tahminler veren ancak Ankara’nın ötesinde yerel siyasetin nabzını tutan haber ve yorumlar.
Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun epey bir yıldır kafa patlattığı “CHP nasıl iktidar olur?” sorusu, gazeteci Fikret Bila’nın son kitabının başlığı. Siyaseti kırk yıldır izleyen değerli meslektaşım ve arkadaşım Bila’nın CHP ve merkez soldaki diğer partiler üzerine bilgi ve gözleminin o partilerin yöneticilerinin çoğundan fazla olduğuna inanırım. Kitabın yazılma sürecinde de birkaç kez bir araya gelip
Önceki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Anayasa Mahkemesi üzerine 15 Ekim’de yaptığı çıkış yalnızca tartışmayı Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve AK Parti’nin çekmeye çalıştığı zeminden çıkarmakla kalmıyor. Aynı zamanda Cumhurbaşkanlığından ayrılmasından bu yana yaptığı en siyasi çıkış.“Yüksek yargı mensuplarının veya herhangi bir hâkimin siyasi görüşlerini, polemikli görüşlerini sosyal medya vasıtasıyla paylaşmasını çok yanlış bulurum. Devletin yüksek kademelerinde görevli
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve seçim ortağı MHP lideri Devlet Bahçeli erken seçim olmayacağını, seçimlerin 2023 Haziran’ında yapılacağını tekrarlıyor. DEVA Partisi lideri Ali Babacan ise Erdoğan’ın erken seçime gideceği iddiasında ısrar ediyor. O kadar ki, şimdiye dek “2021 ya da 2022” olarak yaptığı tahmini “2021’in ikinci yarısı ila 2022’nin ilk yarısı” olarak daha da daralttı. Ama
İstanbul 14.Ağır Ceza Mahkemesi 13 Ekim’de aldığı kararla Anayasa Mahkemesi’nin gazeteci-siyasetçi Enis Berberoğlu’nun yeniden yargılanması gerektiği kararını reddetti. Mahkeme, AYM’yi değil, kararı daha önce onaylayan Yargıtay’ı esas alacağını da beyan etmiş oldu. Böylece AYM’nin yüksek mahkeme özelliği delinmiş, yaptırım gücü elinden alınmış oldu. Çünkü Anayasa Mahkemesinin yaptırım gücü yargı ve siyasi iktidar onu en üst
Muhalefet değişmeden iktidar değişir mi? Bu sorunun en çok muhalefetteki parti yönetimlerini rahatsız edeceği açık. Ama hem dünya siyasetinde hem Türkiye siyasetindeki örnekler, özellikle de siyasette tıkanmanın olduğu dönemlerde değişimin muhalefetten başladığı, belki de başlaması gerektiğini gösteriyor.Bu soruyu son olarak Ayhan Bilgen gündeme taşıdı; Kars’ın seçilmiş ama şimdi tutuklanmış, il valisi yerine kayyum atanmış HDP’li
Bir yol bulup Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’yı FETÖ’ye ya da PKK’ya destekçidir diye ya da Soros’çudur, ne bileyim ulusalcıdır diye hapse atmak mümkün olsaydı belki işler daha kolay olurdu. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın seçim rüşveti olduğu apaçık desteklerle 11 Ekim cumhurbaşkanlığı seçiminde arkasında durduğu Başbakan Ersin Tatar belki daha iyi sonuç alırdı. Belki
Kıbrıs Türkleri 11 Ekim Pazar günü Cumhurbaşkanlığı seçimi için sandık başına gidiyor. Seçim aslında altı ay önce yapılacaktı, ama Covid-19 salgını nedeniyle ertelenmişti. İlk turda oyların yüzde 50’sini alan aday çıkmazsa ikinci tur 18 Ekim’de tekrarlanacak. Kıbrıs Türklerinin önünde en güçlü görünen iki aday bulunuyor: Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve Başbakan Ersin Tatar. CTP adayı Tufan
10 Mart 1984’te Şam havaalanına inen uçak Moskova’dan çok önemli bir konuğu getiriyordu: Sovyetler Birliği Komünist Partisi Politbüro üyesi ve Ortadoğu uzmanı Haydar Aliyev, üç gün boyunca Hafız Esad’ın siyasi ve askerî ekibine “ABD ve İsrail” eksenine ve “emperyalist baskıya” karşı arkalarında olduğu mesajını verecekti. Sonrasında köprülerin altından çok sular aktı. Sovyetler Birliği dağıldı. On
1974’teki Kıbrıs harekâtından beri kapalı olan ve Türklerle Rumlar arasındaki barış müzakerelerinde kritik önem taşıyan Maraş bölgesinin bir kısmı, ziyarete açıldı. Gazete Duvar’ın haberine göre, adanın Türk tarafında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçiminden üç gün önce gelen etkinlik kapsamında halkın ve basın mensuplarının asker ve polis eşliğinde “hayalet şehir” olarak bilinen bölgeye girişine izin verildi. KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı tarafından rakibi
Adalet ve Kalkınma Partisi 2001’de kurulduğunda siyasete yeni bir nefes getirdi. O rüzgârla 2002’de yüzde 34 ile tek başına iktidar oldu. E-muhtıraydı, kapatma davasıydı, darbe girişimiydi derken iktidardaki 18 yılını dolduracak önümüzdeki ay. On sekiz yıl sonra Türkiye’nin geldiği noktayı daha iyi anlamak için adalet, kalkınma ve AK Parti’nin durumuna biraz geniş açıdan bakalım. Gerçi









