Dün, 2 Nisan’da Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın seçim yenilgisi muhasebesi için topladığı AK Parti Merkez Yönetim Kurulu (MYK) sonrasında, AK Parti dönemindeki medya uygulamalarına alışanları dahi şaşırtan “bir ilke” tanık oldu haberciler. AK Parti medya birimlerinden ilişkide oldukları haber merkezlerine gönderilen, deyim yerindeyse bir korsan bildiriyle MYK’da görüşülenlerin “perde arkası” veriliyordu. Bu metinde Erdoğan’ın konuşmasında yenilgiyi
Dışişleri Bakanlığı son zamanların en kapsamlı personel alım sınavlarından birini açıyor. Türkiye’yi dünyada temsil etmek üzere yeni diplomat ve diplomatik uzmanlar alınacak. Bu sınava Türkiye’nin laik, demokratik, sosyal hukuk devleti olarak aydınlık geleceğine inanan, ona katkıda bulunmak isteyen, Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e ve insan hak ve özgürlüklerine saygılı aydın gençlerin katılmasını çok önemsiyorum. Diplomat
MetroPoll araştırma şirketinin Temmuz sonu itibarıyla yaptığı Türkiye’nin Nabzı anketinde vatandaşlara “Verdiği oydan pişman olan var mı?” sorusu da yöneltildi. Anket sonuçlarına göre, yanıt verenlerin yüzde 22,8’, yani her beş kişiden biri, 14-28 seçimleri üzerinden henüz iki ay geçmiş olmasına rağmen verdiği oydan pişmanlık duyuyordu. Üstelik verdiği oydan pişman olan seçmenler arasında iktidar ve muhalefet
Seçimlerde ibrenin bu hafta CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’dan yana dönme ihtimali güçleniyor. Bunun birkaç işareti son birkaç günde ortaya çıkmaya başladı. Anketlerden söz etmiyorum. Hâlâ “Ankete inanma ama anketsiz kalma” aşamasındayım. İbrenin Kılıçdaroğlu’na dönme ihtimali İbrenin Kılıçdaroğlu’dan yana dönme ihtimali en fazla HDP öncülüğünde kurulan Emek ve Özgürlük İttifakının Kılıçdaroğlu ve Millet İttifakına vereceği destek
Dün akşam ulaşan bazı bilgiler CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun bürokrasi günlerine dair önemli bir tanıklık veriyordu. Birazdan aktaracağım ama önce taze bir kulis bilgisi. Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile birebir konuşma fırsatı bulunanlar kendisini “şaşırtıcı bir rahatlık” içinde gördüklerini aktarıyorlar. Kapalı görüşmelerinde gözlenen bu rahatlık, deprem bölgesi ziyaretlerinde çehresine yansıyan üzüntü ve kızgınlıkla da
İki büyük depremin ardından yaşanan nüfus hareketleriyle seçim sistemimiz yeniden gündeme geldi. Şimdi, depremzede vatandaşlarımızın oylarını kullanırken sorun yaşayıp yaşamayacağı kaygısı da başladı. Hukuki metinlerimiz böylesi büyüklükte nüfus hareketlerini öngörmediği için seçimlere yaklaştığımız bu günlerde konunun siyasal hayata etkisi giderek önem kazanıyor. Akla ilk gelen, depremzedelerin anayasal haklarını kullanmalarının sağlanmasıydı. YSK’nın çalışmasıyla, çadır ve konteynerde
Deprem felaketi ülkenin üzerine karabasan gibi çöktü. Görülmemiş boyuttaki can ve mal kaybı herkesin yüreğini dağladı. Yaraların sarılmasından sorumlu kişi ve kurumların sergilediği ibret verici beceriksizlik acıların daha da artmasına yol açtı. Bazı gerçekler apaçık görünür hale geldi. Deprem, “uzaya sert iniş yapacağız” şeklindeki içi boş söylemlerle ülke yönetmenin maliyetinin ne kadar ağır olduğunu bütün
Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AK Parti) başörtüsü ile ilgili Anayasa değişikliği önerisi için toplantı talebine Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve İYİ Parti’den ret cevabı geldi. CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, AK Parti ve MHP’nin desteklediği Anayasa değişikliği teklifini İYİ Parti ile değerlendirdiklerini belirterek, “AKP’nin teklif için ziyaret talebini reddediyoruz. Yeniden randevu talep ederlerse yeniden değerlendiririz,”
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 8 Kasım’da partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada AK Parti’nin HDP’ye tartışma yaratan ziyareti için “doğal ve doğru bir adımdır” değerlendirmesinde bulundu. Bahçeli, AK Parti’nin aile ve din hürriyeti konusunda anayasal değişiklik öngören teklifi için mecliste çoğunluk sağlanamazsa MHP’nin yasa teklifini de destekleyeceğini söyledi. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, AK Parti Genel