Cumhur İttifakından çatırtılar gelmeye devam ediyor. MHP lideri Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı en hassas yerinden, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’le vurdu. Bahçeli’ye göre Şimşek, ABD’de “yerel halkı” (İngilizce “locals”) enflasyonunun düşeceğine ikna etmemiz gerekiyor derken “müfsit” yani fesat çıkaran zihniyette olduğunu göstermişti. İşte bu zihniyet “son günlerde maruz kaldığımız skandalların asıl sorumlusuydu”. Bahçeli’nin
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Ömür boyu sürecek” bir iktidarın peşinde olduğu sorusunu sormanın zamanı geldi. Hayır, sadece AK Parti seçim kampanyasının sıcak günlerinde “Bu benim son seçimim” demesi nedeniyle değil. Bu Erdoğan’ın seçmenlerinin vicdanına ilk “Bu seçim son seçimim” deyişi de değildi, böylelikle kendisinden sonra “acı günlerin yakında” olduğunu ima edişi de. Erdoğan’ın ömür boyu
“72 saat” diyor İYİ Parti lideri Meral Akşener: “Üç gün. Şimdiye kadar neden gitmedim? (Deprem çalışmasına) engel olmamamız lazım, gürültü çıkarmamak lazım. Devlet konuşsun diye bekledim. Artık konuşma zamanı. Şimdi enkaz altından devleti çıkarıyor millet,” diye ekliyor. Akşener ile Ankara’dan Gaziantep’e uçuyoruz. Depremden sonra bölgeye ilk gidişi. İlk saatlerden itibaren 246 parti yetkilisinin depremden etkilenen
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, cumhurbaşkanı yetkisini kullanarak 10 Mart tarihinde seçimlerin 14 Mayıs’ta yenilenmesine karar vereceğini söylemesi bir daha aday olamayacağı tartışmalarını hızla alevlendirdi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) başvurunun sonuç getirmeyeceği düşüncesiyle adaylığına itiraz etmeyeceklerini söylemesine rağmen, gözler YSK’ya çevrildi. YSK’nın 11 üyesinden 5’inin görev
Birkaç gün önce Meclis’te bir Cumhur İttifakı Grup Başkan Vekiliyle görüşmek üzere bekleme odasındaydım. Odaya bir grup vatandaş girdi, yakalarında ziyaretçi kartlarıyla. Kamu kuruluşlarına iş yapan taşeron şirketlerde çalışanlar için kamu kadrosu istiyorlardı. Vekilin danışmanı ise elinde dosyasıyla gelen vatandaşı daha az önce aynı taleple kendi temsil heyetlerinin gelip, vekille görüşüp aynı dosyayı bıraktığını anlatmaya
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın erken seçim tarihi olarak 14 Mayıs’ı işaret ettiği 18 Ocak konuşmasını izlerken daha önce AK Parti grubunu bu kadar coşturan, asabiyet ve heyecanı bu kadar yüksek bir konuşmasını daha hatırladım: “Abdullah Gül kardeşimizi” 2007 Cumhurbaşkanı adayı ilan ettiği konuşmasıydı. Demokrat Parti’nin Adnan Menderes’in 14 Mayıs 1950 seçiminde CHP’yi devirerek iktidar olurken “Yeter!
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan AK Parti TBMM grup toplantısında yaptığı açıklamada, seçim için 14 Mayıs’ı işaret etti. Erdoğan’ın sözlerinin ardından açıklama yapan muhalefet liderleri seçime hazır oldukları mesajını verdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 18 Ocak’ta Meclis’te yaptığı açıklamada “Rahmetli Menderes 14 Mayıs 1950’de ‘Yeter söz milletindir’ diyerek milletin gönlüne girmiş ve sandıktan ezici bir zaferle çıkmıştı. Milletimiz
Kemal Kılıçdaroğlu, “Sizin önünüzde diz çöküp yaşamaktansa ayakta ölmeyi tercih ederim deyince CHP Meclis Grubu ve izleyiciler alkışlarla ayağa fırladı. Zaten hemen öncesindeki “Be şerefsizler, be müptezeller, be çakallar, siz mi korkutacaksınız beni?” cümlesi iki defa alkışlarla kesilmişti. Çakallar önünde derken kast ettiği yarı-askeri (paramiliter) özel güvenlik şirketi SADAT idi. (*) Ancak bu cümlenin hemen
Türkiye’nin kritik 2023 seçimine giderken yaşadığı çelişkiler arasında Anayasaya uygun politika ile Almanca “ilkelere değil, koşullara uygun politika” anlamında kullanılan “realpolitik” arasındaki uçurum da bulunuyor. Bu durum kendisini en çok Cumhurbaşkanı ve AK Parti lideri Recep Tayyip Erdoğan’ın yeniden aday olup olamayacağı konusunda gösteriyor. Muhalefet liderleri Erdoğan’ın adaylığı konusunu, hukukçuların uyarısına rağmen “Yirmi yıllık iktidar
HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan’ın partisinin 7 Ocak’taki Kars il kongresinde HDP’nin kendi cumhurbaşkanı adayını açıklayacağını ilan etmesi 2023 seçimlerine iki değil üç adayla gidileceğini gösterdi. Buldan “Ne Cumhur İttifakı’yla ne Millet İttifakı’yla herhangi bir ortaklığımız yok” diye konuştu; “Ancak ilkesel yaklaşımlarımızı zamanı geldiğinde oturup konuşabiliriz, zamanı geldiğinde müzakere edebiliriz, zamanı geldiğinde diyalog içinde