Dışişleri Bakanlığı 20 Nisan’da yazılı bir açıklamayla hem Bakanlık hem de Bakan Hakan Fidan’a yönelik iddiaları yalanladı. İddiaların asılsız olduğu ve hakkında yasal işlem başlatılacağı duyuruldu ama Kıbrıs merkezli iddiaların ne olduğu -doğal olarak- söylenmedi. İddialar, yasadışı bahis, kara para aklama ve uyuşturucu ticareti suçlarından ABD tarafından aranmaktayken 8 Şubat 2022’de Girne’de öldürülen kumarhane sahibi
CHP lideri Özgür Özel üstüne gide gide Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ı da iç politika polemiğine çekmeyi başardı. 6 Nisan günü Olağanüstü Kurultayda güven tazeledikten sonra yaptığı miting konuşmasında “Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması için okyanus ötesinden icazet aldılar. (…) Amerika’ya soruldu, açıklamalar var” deyince Fidan “X” hesabından “Artık haddini bil!” diye patladı. “Halkımız dışında kimseden icazet istemedik”
MHP lideri Devlet Bahçeli’nin yıllardır “Bebek katili” ya da “İmralı canisi” dediği PKK’nın kurucu lideri Abdullah Öcalan’dan “PKK’nın kurucu önderi” diye bahsetmesi hem PKK ile mücadele hem de genel olarak Kürt sorununda bir psikolojik eşiği yıktı. Şimdiye dek bunun çok azını söyledi diye hayatları karartılan, özgürlüklerini, işlerini kaybedenleri hatırlayalım. “Kurucu lideri” söylemine CHP’nin âdet yerini
Şişli kaymakamlığının 9-11 Mart günlerinde ilçede gösteri yürüyüşlerini yasaklamasına çoğu kişi önce bir anlam veremedi. Sonra anlaşıldı. Suriye’nin İstanbul Başkonsolosluğu Şişli’deydi ve Türkiye’deki Alevi kuruluşları Suriye’deki Aleviler ile dayanışma için protesto yürüyüşü düzenlemişlerdi. “Suriye’de Aleviler katlediliyor” haberleri Türkiye’de yeni bir gerilim ekseni tetiklemiş görünüyordu. Ajans haberlerine göre Suriye’de son birkaç günde binden fazla kişinin öldürüldüğü
“Cin şişeden çıktı ve geri koymanın bir yolu yok.” Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın İngiliz Financial Times gazetesine yaptığı açıklamalarda söylediği bu cümle Türkiye’nin ABD Başkanı Donald Trump’ın son birkaç haftadır yaptığı çıkışlarla değişen küresel jeopolitiğe nasıl baktığını özetliyor. Bu cümlenin bir öncesinde “Türkiye, NATO’nun dağılması halinde oluşacak yeni Avrupa güvenlik mimarisinin bir parçası olmak isteyecektir”
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 24 Şubat kabine toplantısı ardından, ABD Başkanı Donald Trump ile Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin arasında sıkışan Avrupa Birliği yetkililerini sinir edecek bir çıkış yaptı. Erdoğan’a göre “geçtiğimiz yüzyılın albenisi en yüksek ideolojisi olan liberal demokrasi ciddi bir krize ve darboğaza” girmiş, siyasetteki boşluğu “aşırı sağcı demagoglar” doldurmaya başlamıştır, Avrupa yeni bir “can
Birleşmiş Milletlerin (BM) öncülüğünde Türkiye, Yunanistan, Birleşik Krallık, Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum taraflarının katılımıyla 17-18 Mart’ta Cenevre’de düzenlenecek beş taraflı konferans, Kıbrıs meselesine dair yeni bir süreç başlatma iddiasında. Şu ana kadar yapılan diplomatik temaslarsa, bu toplantının ciddi bir ilerleme sağlamaktan çok çözümsüzlüğü tescil etme riski taşıdığını gösteriyor. Tarafların pozisyonları şu şekilde: • Kıbrıs
TÜSİAD Başkanı Orhan Turan ve Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Ömer Aras, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 19 Şubat AK Parti Grubunda “Haddinizi bileceksiniz” çıkışından birkaç saat sonra polis tarafından gözaltına alındı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Aras hakkında zaten 13 Şubat’taki TÜSİAD Genel Kurulundaki konuşması nedeniyle açılmış bir soruşturma vardı. Başsavcılık Erdoğan’ın konuşmasını takiben -sorsanız Erdoğan’dan bağımsız bir değerlendirmeyle-
Cumhurbaşkanı Ahmed Şara’nın 4 Şubat Ankara ziyareti Türkiye’nin Suriye’yle ilişkilerinde yeni bir sayfa açtı. Türkiye Suriye’nin hem alt yapı hem üstyapısının yeniden inşasında etkili olacağa benziyor. Şara’nın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile ortak basın açıklamasında “Stratejik işbirliği” talep ederken idareden güvenliğe, ulaştırmadan sanayiye geniş işbirliği talep ettiği açık; sadece inşaat projeleri gözlüğüyle bakmak yanıltıcı olabilir. Bu