İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Batılı ülkelerin Türkiye’de olası bir terör saldırısına karşı vatandaşlarını uyararak, konsolosluklarını kapatmalarının “Türkiye’de yeni bir psikolojik harp başlatma,” amacını taşıdığını belirterek, “uluslararası bir operasyon var,” dedi. YetkinReport’a konuşan diplomatik kaynaklar ise bu kararlarını “güvenilir istihbarat” üzerine aldıklarını belirterek “Türk makamlarının konu ile ilgili titizlikle çalıştığını” belirtti. 2 Şubat’ta Ankara’da düzenlenen etkinlikte
Aslında sadece İstanbul değil. Van’dan Antalya’ya, Zonguldak’tan Denizli’ye Türkiye’nin dört bir yanında birkaç yıldır devam eden İsrail-İran casus savaşları Milli İstihbarat Teşkilatı’nı (MİT) sürekli meşgul ediyor. Ancak İsrail Dışişleri Bakanı Yair Lapid’in 13 Haziran’da bütün İsrail vatandaşlarının derhal İstanbul’dan ayrılmasını istemesi dikkatleri İstanbul’a çevirdi. Aynı gün İsrail Milli Güvenlik Konseyi, İstanbul’a yönelik seyahat uyarısı yayınladı;
ABD Dışişleri Bakanlığı 1 Temmuz’da yayınladığı “İnsan Kaçakçılığı” raporunda Türkiye’yi “çocuk asker” devşirme ve kullanımına destek veren ülkeler arasında saydı. Buna iddiaya göre (bu listeye alınan ilk NATO üyesi olan) Türkiye’nin Suriye’de rejim karşıtı Suriye Milli Ordusu (SMO) içinde yer alan Sultan Murad Tümenine “somut desteği” vardı ve Sultan Murad Tümeni de ABD listelerinde çocukları
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 26 Temmuz’da Milli İstihbarat Teşkilatının (MİT) Maslak’taki yeni binasının açılışında sarf ettiği bir cümle aslında yenir yutulur cinsten olmayan bir tarih çarpıtması. Cumhurbaşkanı konuşmasında ne Türkiye’deki ilk merkezi dış istihbarat yapılanmasını kuran, İstiklâl Savaşı önderi Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ten, ne de MİT’in öncülü olan Milli Emniyet Hizmetini (MAH) örgütleyen Mareşal Fevzi
Ocak 2020 Türk-İtalyan ilişkileri bakımından dönüm noktası sayılabilecek bir aydı. Sadece diplomatik ilişkilerle sınırlı olmadığı kısa sürede anlaşılacak, hem de Covid salgının ortasında bir istihbarat operasyonu yürütüldüğü ortaya çıkacaktı. Ama o sırada en görünür yanı diplomatik gelişmelerdi. Çünkü Covid-19 krizi öncesinde Türkiye ve bölge ülkelerinin en sıcak konusu Doğu Akdeniz gerilimiydi.Türkiye 2019 Ekim ayında İtalya’nın
Covid-19 salgını sonrasında küresel siyasi dengeler bakımından iki zıt dinamiğin hareket halinde olacağı söylenebilir. Ulusal düzey için geçerli olan ilk dinamik, pandeminin yarattığı olağanüstü durumda ortaya çıkan eksiklerin üzerine gidilmesi, gerekli reformların planlanıp uygulanması, daralan kaynakların yönetilmesi düzleminde gelişecek. Bu çerçevede genel olarak Devletin işlevleri, vatandaşa karşı sorumlulukları, sağlık sisteminin kapsayıcılığı, ulusal üretim zincirlerinin sürekliliğini
Türkiye’deki bu kadar sorun arasında bunun nereden çıktığını sormayın lütfen, çünkü Türkiye’yi de fena halde ilgilendiriyor. Önce son bilgiyi vereyim, sonra neden casusluk savaşlarını küresel boyuta sıçrattığına, ardından MİT ve Türkiye ile ilgisine bakalım. Geçtiğimiz Cuma günü, 22 Kasım’da, yani Türkiye Sözcü başyazarı Rahmi Turan’ın sonradan “kandırıldım” dediği CHP yazısıyla meşgulken Japonya ve Güney Kore’nin
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu 18 Kasım akşamı Meclis Plan ve Bütçe Komisyonunda ABD’nin IŞİD lideri Bağdadi’nin ölümüyle sonuçlanan operasyonunun, üst düzey bir IŞİD yöneticisinin Türkiye’de yakalanması ardından verdiği bilgiler sayesinde gerçekleştiğini söyledi. Aynı gün daha erken saatlerde Irak Askeri İstihbarat başkanı Korgeneral Saad el-Allak, CNN’e verdiği mülakatta aralarında IŞİD’in “en usta” iki bombacısının da bulunduğu
- 1
- 2