Türkiye Covid-19 salgınıyla değişimi hızlanan siyasi dengeler içinde ABD ile yeni bir anlaşma zemini arıyor; en azından Ankara’nın verdiği sinyaller o yönde.ABD ile “daha eşit” bir ortaklık için bir süredir Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’dan gelen sinyaller, son olarak Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın ifadeleriyle somutlaşmaya başladı.İlginç olan bu işaretlerin Rusya ile
ABD Savunma bakanlığı Afganistan’dan ayrılan son Amerikalının fotoğrafını yayınladı. 30 Ağustos gecesi Kabil’den ayrılan ABD askeri uçağına binen bir askerin, tam karartma altında gece görüş cihazıyla çekilmiş fotoğrafıydı bu. Aralarında -önceki Ankara Büyükelçilerinden Ross Wilson’un da bulunduğu- asker ve sivil bütün Amerikalıları da Katar, Doha’ya kalkan C-17 nakliye uçağına bindirdikten sonra, en son kendisi binan
Arizona eski Senatörü Jeff Flake, ABD Başkanı Joe Biden tarafından Ankara Büyükelçiliğine aday gösterildi. Adaylığı, Senato tarafından onaylandığı takdirde, ABD’nin şimdiki Türkiye Büyükelçisi David Satterfield’tan görevi devralacak. Böylece, Türkiye’nin ABD’ye siyasi kökenli Murat Mercan’ı büyükelçi atamasından sonra. ABD’de, Türkiye’ye siyasi büyükelçi atamış olacak.Jeff Flake, Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerin hayli gergin olduğu bir dönemde, zorlu
Türkiye’nin siyasi ve ekonomik gündemi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ABD Başkanı Joe Biden ile 14 Haziran’daki NATO zirvesi çerçevesinde yapacağı görüşmeye kilitlenmiş durumda. Bu görüşme sadece son yıllarda ciddi krizlerle sınanan Türkiye-ABD ilişkilerinin geleceği açısından önemli olmakla kalmıyor. Nitekim, Erdoğan’ın 13-14 Haziran Brüksel seferinde NATO zirvesi ve Biden görüşmesi dışında önemli ikili temasları da var. Almanya
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 14 Haziran’da ABD Başkanı Joe Biden ile yapacağı ikili görüşmeden çıkacak en muhtemel senaryo belli olmaya başladı.En muhtemel senaryoyu gerçekçi olarak değerlendirmek için önce bu görüşmeyi yerli yerine oturtmak gerekiyor.1- Bu görüşme sadece Türkiye-ABD ilişkileri, ya da görüşmenin Türk iç siyaseti ve özellikle de ekonomisinin gidişi bakımından önemli olmakla kalmıyor. Bölgesel ve
ABD Başkanı Joe Biden’ın “Ermeni Soykırımı” demesiyle Türkiye’de esen 24 Nisan fırtınası çabuk dindi. ABD Başkanlarının “S” sözcüğünü kullanmaması, yıllardır Türk dış politikasının birkaç temel amacından biri olmuştu. Biden’ın İngilizce “genocide – soykırım” deyip durumu ABD mahkemelerince yasallık kazandırması halinde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın buna sert tepki vereceği söyleniyordu. Bu durumda daha önce Süleyman Demirel’in yaptığı
HDP’nin önceki eş başkanı Selahattin Demirtaş’ın avukatları, 18 Nisan Pazar günü internet ortamında bir basın toplantısı düzenledi. Konu 26 Nisan’da Ankara’da görülmeye başlanacak “Kobani olayları davasıydı”. Ankara 22’inci Ağır ceza mahkemesinde görülecek davada Demirtaş ve önceki eş-başkanlardan Figen Yüksekdağ ile birlikte 108 sanık yargılanacak.Bu davaya konu olan 2014 Kobani olaylarının hem iç hem dış boyutu
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın hem sözcüsü hem de Güvenlik ve Dış Politikalar Başdanışmanı İbrahim Kalın’ın 8 Mart’ta Bloomberg ekonomi kanalında yayınlanan mülakatı dış politikada revizyon işaretleri verdi. Bu revizyonun Joe Biden döneminde ABD ile ilişkileri yeni bir raya oturtma odaklı olduğu anlaşılıyor. Kalın’ın S-400 füzelerinden Ortadoğu ülkeleriyle ilişkilerin düzeltilmesine dek söylediklerini bu çerçevede değerlendirmek mümkün.Kalın’ın söylediklerinde
Ülkeyi acıya boğan, PKK’nın silahsız 13 Türk vatandaşını şehit ettiği haberini 14 Şubat’ta Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar verdi. Ardından 13 vatandaşımızın PKK’nın 2015 ila 2017 yılları arasında kaçırıp Irak topraklarında Gara’da, dağlık kesimde bir mağarada hapis tuttuğu asker, polis ve MİT görevlilerinden oluştuğu ortaya çıktı. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin 10 Şubat’ta başlattığı bir harekât sırasında