Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 14 Haziran’da ABD Başkanı Joe Biden ile yapacağı ikili görüşmeden çıkacak en muhtemel senaryo belli olmaya başladı.En muhtemel senaryoyu gerçekçi olarak değerlendirmek için önce bu görüşmeyi yerli yerine oturtmak gerekiyor.1- Bu görüşme sadece Türkiye-ABD ilişkileri, ya da görüşmenin Türk iç siyaseti ve özellikle de ekonomisinin gidişi bakımından önemli olmakla kalmıyor. Bölgesel ve
ABD Başkanı Joe Biden’ın “Ermeni Soykırımı” demesiyle Türkiye’de esen 24 Nisan fırtınası çabuk dindi. ABD Başkanlarının “S” sözcüğünü kullanmaması, yıllardır Türk dış politikasının birkaç temel amacından biri olmuştu. Biden’ın İngilizce “genocide – soykırım” deyip durumu ABD mahkemelerince yasallık kazandırması halinde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın buna sert tepki vereceği söyleniyordu. Bu durumda daha önce Süleyman Demirel’in yaptığı
HDP’nin önceki eş başkanı Selahattin Demirtaş’ın avukatları, 18 Nisan Pazar günü internet ortamında bir basın toplantısı düzenledi. Konu 26 Nisan’da Ankara’da görülmeye başlanacak “Kobani olayları davasıydı”. Ankara 22’inci Ağır ceza mahkemesinde görülecek davada Demirtaş ve önceki eş-başkanlardan Figen Yüksekdağ ile birlikte 108 sanık yargılanacak.Bu davaya konu olan 2014 Kobani olaylarının hem iç hem dış boyutu
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın hem sözcüsü hem de Güvenlik ve Dış Politikalar Başdanışmanı İbrahim Kalın’ın 8 Mart’ta Bloomberg ekonomi kanalında yayınlanan mülakatı dış politikada revizyon işaretleri verdi. Bu revizyonun Joe Biden döneminde ABD ile ilişkileri yeni bir raya oturtma odaklı olduğu anlaşılıyor. Kalın’ın S-400 füzelerinden Ortadoğu ülkeleriyle ilişkilerin düzeltilmesine dek söylediklerini bu çerçevede değerlendirmek mümkün.Kalın’ın söylediklerinde
Ülkeyi acıya boğan, PKK’nın silahsız 13 Türk vatandaşını şehit ettiği haberini 14 Şubat’ta Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar verdi. Ardından 13 vatandaşımızın PKK’nın 2015 ila 2017 yılları arasında kaçırıp Irak topraklarında Gara’da, dağlık kesimde bir mağarada hapis tuttuğu asker, polis ve MİT görevlilerinden oluştuğu ortaya çıktı. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin 10 Şubat’ta başlattığı bir harekât sırasında
ABD Senatosu’nun 54 üyesi 9 Şubat’ta yeni Başkan Joe Biden’a Türkiye aleyhine zehir zemberek bir mektup yazdı. Mektup ilk bakışta, daha önce senatörler tarafından ABD başkanlarına yazılan “insan haklarına saygı” mektuplarının benzeri gibi duruyor. Mektupta senatörler ABD başkanından Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve yönetimine “otoriter istikametten dönmesi”, insan haklarına saygılı olması, siyasi ve vicdani tutukluları serbest
Yeni ABD yönetiminde yer alacak kişilerin Türkiye-ABD ilişkileri açısından isim isim tahlili, Türk dış politikasında halihazırdaki en sorunlu alanın ABD ile ilişkiler olması bakımından önemli. O alanda da en önemli sorun S-400 krizi. ABD, Rusya’dan alınan füzeler nedeniyle Türkiye’ye yaptırımlar uyguluyor. Önce Türkiye’nin de üreticilerinden olduğu F-35 programından dışlanması ve şimdiye dek -parası da ödenen-
ABD resmî kaynakları, İdlib konusunda yaşanan Ankara-Moskova gerilimi nedeniyle Türkiye’nin yanında tavır almaları sürecinde, YPG’yi de Türkiye ile çatışmaya girmeleri halinde kendilerini korumayacakları konusunda uyardıklarını açıkladı. İsimlerinin gizli tutulması kaydıyla YetkinReport’a konuşan Amerikan kaynaklarına göre, Suriye topraklarında temas kurulan YPG’ye, Suriye’deki Amerikan güçleri tarafından verilen desteğin Türk askeriyle girilecek çatışmaları kapsamadığı, Türk askeriyle çatışmaya girmeleri
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan NATO’nun 70’inci yıl zirvesi için Londra’ya yola çıkarken, “Bazı NATO üyesi ülkelerin YPG’yi tehdit olarak görmedikleri ve Türkiye’nin de buna karşılık Baltık Savunma Planı’na onay vermeyeceği” sorulduğunda şunları söylemişti: “Bizim terör örgütü olarak telakki ettiğimiz ve kendileriyle terör mücadelesi verdiklerimizi bizim NATO’daki dostlarımız eğer terör örgütü olarak kabul etmezse, kusura bakmasınlar;
Batı Savunma ittifakı NATO’nun 70 yılını geride bırakacağı 3-4 Aralık Londra Zirvesi, Batı ile ilişkilerde ciddi bir dayanıklılık testine daha sahne olacak. Gerilimin odağında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron arasındaki söz düellosu var. Erdoğan, Macron’u Suriye’deki YPG/PKK varlığını meşru göstererek “terörizme destek olmakla”, Macron da Erdoğan’ı terörle mücadele gerekçesiyle Suriye’deki askeri varlığını