2019’un üç önemli olayı anketi bitti, bitiyor. Değerli YetkinReport okuru. 2019 fırtınalı bir yıldı. Gelişmelerin hızı ve yoğunluğu nedeniyle, yaşadığımız olayların bir kısmı sanki yıllar önce olup bitmiş gibi unutuluyor; oysa büyük kısmının hâlâ içinde yaşıyoruz. Lütfen aşağıdaki ankette, çıkan seçeneklerden üçünü işaretleyerek 2019’dan aklınızda en çok kalan, sizce 2019’u temsil edici, belirleyici önemi olan
“Dünyaya fâtih olmaz zulüm ile rezalet Yeryüzünün fatihi, adalettir, adalet!” Deneyimli gazeteciler Emin Çölaşan ve Necati Doğru’nun meslek hayatlarının önemli bir bölümü, Fethullah Gülen ve onun gibi insanların dini inançları üzerinden yasadışı siyasi ve mali örgütlenme peşindekilerin aleyhine haber yapmak, yazı yazmakla geçti. İstanbul 37’inci Ağır Ceza Mahkemesi 27 Aralık günü Emin Çölaşan ve Necati
Bu belgenin Cumhurbaşkanlığı arşivlerinde de, Cumhurbaşkanlığı Kütüphanesinde de bulunuyor olması lazım. Çünkü yazan kişi önceki Cumhurbaşkanlarından Fahri Korutürk… Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Kanal İstanbul’un gerekliliğini anlatmak için önce Atatürk döneminde 1936’da imzalanan Montreux (Montrö) Boğazlar Sözleşmesinin Türkiye’ye geçiş parası kazandırmadığını, zaten ne kazandırıp ne kaybettirdiğinin belli olmadığını söylemişti. Ancak CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’dan, Erdoğan’ın seçim ortağı
Değerli YetkinReport okuru. 2019 fırtınalı bir yıldı. Gelişmelerin hızı ve yoğunluğu nedeniyle, yaşadığımız olayların bir kısmı sanki yıllar önce olup bitmiş gibi unutuluyor; oysa büyük kısmının hâlâ içinde yaşıyoruz. Lütfen aşağıdaki ankette, çıkan seçeneklerden üçünü işaretleyerek 2019’dan aklınızda en çok kalan, sizce 2019’u temsil edici, belirleyici önemi olan üç konuyu bizimle paylaşır mısınız? Anketi ne
Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Aleksei Erkhov, Kanal İstanbul projesinin Karadeniz’deki hukuk rejimini belirleyen Montreux (Montrö) anlaşmasını değiştirmeyeceğini, değiştirmediği müddetçe de Türkiye’nin meselesi olduğunu söyledi. YetkinReport’un sorularını yanıtlayan Erkhov, Kanal İstanbul’un İstanbul Boğazındaki trafiği değiştirebileceğini, ancak Çanakkale trafiğini değiştirmeyeceği için, fazla bir farklılığa yol açmayacağını öne sürdü. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Kanal İstanbul’u savunurken Montrö’yü eleştirmiş, Boğaz geçişlerinden
Turkish President Tayyip Erdoğan’s “Kanal Istanbul” project to build an artificial artery connecting the Black Sea to the Marmara Sea, parallel to the Bosporus, would not change the Montreux Convention establishing the legal status of the Black Sea, Aleksei Erkhov, the Russian Ambassador to Ankara, said on December 26. Answering questions of YetkinReport, Erkhov said
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Kanal İstanbul’u artık şahsi meselesi haline getirdi. Türkiye’nin siyasi coğrafyasını değiştiren Erdoğan, şimdi Trakya’yı ikiye bölmek suretiyle fiziki coğrafyasını da değiştirmek hedefinde ısrarlı… Amaç sadece Kanal İstanbul’un duraklama devrindeki ekonomiye getirmesi umulan 200-300 milyar dolar arazi ve inşaat rantı üretmek mi, yoksa 23 Aralık akşamı “Ne kazandırıp, ne kaybettirdiğini anlatacağız” diye hedef
Konu bir süredir pek öne çıkarılmıyordu. Belki Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, AK Parti tabanında görünür hale gelen mevzi ve taban kaybını partililerin kendilerini dünya işlerine fazla kaptırıp din işlerini boşlamasına bağladı; tabanı toparlamak için bu yola başvurdu. Belki bu yüzden “İslam bize göre değil, biz İslam’a göre hareket edeceğiz” çıkışını yaptı. Belki o nedenle ilk defa
Mezarlıkta ıslık çalmak fayda vermedi. Uyarılara kulak tıkandı, küçümsendi ama uyaranlar haklı çıktı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kendisi gibi tek yetkili sanıp Kongre’yi aradan çıkartarak ABD ile her sorunu çözeceğini düşündüğü Donald Trump, Kongre’nin Bütçe manevrası karşısında çaresiz kaldı. Trump’ın Erdoğan ile özel ilişkisi nedeniyle yaptırımları onaylamayacağını, en azından geciktireceğini hesaba katan Kongre üyeleri, Rus S-400
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 9 Aralık’ta TRT’de Libya hükümetinden talep gelmesi halinde Türkiye’nin asker gönderebileceği yolundaki sözleri üzerine dünyanın dikkati Suriye’nin yanı sıra Libya krizine döndü. Bunu 14 Aralık’ta “16 yaşından küçük ve 55 yaşından büyük” Libya vatandaşlarına vize muafiyeti tanıyan Cumhurbaşkanlığı kararnamesi izledi. Bu durum, adeta silahaltına alınamayacak sivillerin tahliyesine kapı aralıyor, Suriye’den sonra Libya’dan