Demokrasi çağdaş eşitlikçi bir topluma inanmış herkesin teorik olarak tartışmasız kabul ettiği bir yönetim biçimi. Son iki yüz küsur yıldır dünyanın her yerinde daha iyi bir toplum isteyenler, özleyenleri hareket geçiren bir ideal. Ama son zamanlarda demokraside ciddi sorunlar yaşanmaya başlandı Türkiye’de ve birçok ülkede.Meselenin ne olduğu anlamak ve kaynağına inmek için 2500 yıl kadar
O sırada sonucu henüz belli olmayan ABD başkanlık seçimi üzerine bu güncellemeyi yapmak üzere bilgisayar başına geçtiğim sırada televizyon ekranında bir son dakika gelişmesi belirdi. Başkan Donald Trump, kaybettiği Wisconsin eyaletinde seçimlerinde oyların yeniden sayılmasını istemişti. İtiraz bir haktır tabii ama “Tamam” dedim, “Bir de seçimin tekrarlanmasını isterse İstanbul belediye başkanlığı seçiminden farkı kalmayacak.” Trump
ABD Başkanlık yarışına artık saatler var. Son anketlere göre Demokrat Parti adayı Joe Biden, Cumhuriyetçi Başkan Donald Trump’ın önünde görünüyor. Bu 3 Kasım’daki seçimi kazanıp başkan olacağı anlamına gelmese de şansı yükseliyor; seçildiğinde en yaşlı ABD Başkanı olacak, 20 Kasım’da 78 yaşına basacak. Ama bundan 40 yıl önce de Biden siyasetteydi ve 40 yıl önce
ABD seçimlerinde 3 Kasım’da Donald Trump’ın karşısına Demokratların adayı olarak çıkacak Joe Biden’e Türkiye’yi sormuşlar. Biden özetle şunları demiş:– Erdoğan’a karşı muhalefetin liderlerini desteklemeliyiz. Onları Erdoğan’ı mağlup etmeleri için cesaretlendirebiliriz. Darbe ile değil, seçimle…– Pozisyonumuzun Parlamentoda yer edinmek isteyen Kürt nüfusun entegrasyonunu sağlamak olduğunu söylemeliyiz.– Yaptıklarının bedelini ödemeli. Özellikle de üzerinde F-15 uçurarak çözmeye çalıştıkları
Hükümet bizleri Ayasofya gibi, kadına şiddete karşı İstanbul Sözleşmesi gibi, internet yasakları gibi gündemlerle meşgul ediyor ama bu alışıldık dikkat dağıtma alanı olan dış politikada bir şey olmadığı anlamına gelmiyor. Tam tersine çok şey oluyor ama galiba artık dış politikada bize söylenmeyenler, söylenenlerden fazla olmaya başladı. Galiba bunun nedeni de dış politikada şu sıra fetih
Kadir Has Üniversitesi (KHAS) Türkiye Çalışmaları Grubunun her yıl yaptığı Türk Dış Politikası Kamuoyu Algıları Araştırmasının 2020 sonuçları iç politikaya dair de ilginç sonuçlar veriyor. Araştırma sonuçlarına göre Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın izlediği dış politikaya en önemli destek kimi alanlarda AK Parti’den çok MHP’den geliyor. Bu durum özellikle Orta Doğu politikaları ve yurtdışına asker gönderme konusunda
Herkes katıla katıla gülüyordu. Yüksek fizik okumuş temizlikçimiz, edebiyat fakültesi mezunu şoförümüz, uluslararası ilişkiler üstüne, ekonomi mastırı yapmış muhasebecimiz. İki binli yılların başında bir süreliğine yaşadığım Gürcistan’ın, Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra sanayisini kaybedip işsizlik, uyuşturucu ve depresyon girdabına girmiş Kutaisi şehrinde, bir STK’nın ofis mutfağında, öğle yemeğindeydik. Yüksek yüksek diplomalarına rağmen eskiden gönül indirmeyecekleri işleri
Covid-19 pandemisi patlak vermeden önce, yıl sonunda yapılacak ABD Başkanlık seçiminin neticesi az çok belli olmuştu; Donald Trump ikinci dönemini neredeyse garanti etmiş görünüyordu.Trump’ın, siyaset yapma tarzının halk nezdinde yarattığı antipati dahi kendisine olan desteği aşındırmıyordu. Zira, ABD ekonomik verileri zirveye ulaşmış, seçmenin yaşam standartları yükselmişti.Rakibi Biden, kuvvetli bir aday değildi. Eskiyi temsil ediyor, ilerlemiş
Covid-19 salgınının etkileri durulduktan sonra küresel planda meydana gelebilecek gelişmeler Türkiye’nin bölgesel konumunu ve uluslararası ilişkilerini etkileyecektir. Bu ilişkiler arasında Türkiye’nin ABD ve Rusya ile ilişkilerinin yanı sıra üyesi olduğu savunma örgütü NATO’nun ve güçlü siyasi ve ticari bağları bulunan Avrupa Birliği (AB) ile ilişkileri öne çıkıyor. Orta Doğu’daki belirsizlik ve çatışma ortamı da yeni









