Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) 26 Eylül’de Türkiye aleyhine diğerlerine emsal oluşturabilecek bir karar verdi. 21 Mart 2017 yılında FETÖ üyeliği suçlamasıyla 6 yıl 3 ay hapse mahkûm edilen -ve halen cezaevinde bulunan- Yüksel Yalçınkaya davasında hak ihlali gördü ve Türkiye’nin Yalçınkaya’ya 15 bin avro ödemesi kararına vardı. Geçtiğimiz hafta yayınlanan Avrupa Parlamentosu Türkiye Raporu,
Gelinen aşamada Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Türkiye-AB ilişkilerine, daha doğrusu Avrupa Birliğine (AB) bakışının adını artık daha açık koyabiliriz: onların demokrasi ve özgürlükler anlayışını istemiyor, ticaret ve yatırım imkânlarını istiyor. Ha bir de temel olarak Anadolu kaplanlarını memnun etmek için vize kolaylıklarını. Bunu daha nazik ifadelerle bir düre önce yıllarını Türkiye-AB ilişkilerine vermiş, halen Global İlişkiler
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek önce Almanya, ardından ABD’de iri kıyım bankerlere Orta Vadeli Ekonomik Programı (OVP) anlatıp yatırım çekmeye çalışacak. Şimdi bununla Sezgin Tanrıkulu arasında ne alaka bulunduğunu soranlarınız olabilir ama alaka olduğunu birkaç satır sonra siz de görebilirsiniz. Şimşek OVP ile söz verilen ekonomik reform adımlarının öncekiler gibi unutulmayıp kalıcı olacağını, Türkiye’ye
Biz G20’de tahıl anlaşması nedeniyle Türkiye’nin -azımsanmayacak- gayretine teşekkür edilmesi ve sonuç bildirgesinde kutsal kitaplara saldırının kınanması nedeniyle Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın başarılarını konuşsak da dünya, bugünlerde, G20 Zirvesine damga vuran dev bir projeyi konuşuyor: Hindistan-Orta Doğu-Avrupa Ekonomi Koridoru. Bu çerçeveden bakınca Erdoğan’ın Mısır Cumhurbaşkanı Abdül Fettah Sisi ile Katar, BAE ve Suudi Arabistan gibi Körfez
ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral Mark Milley 25 Ağustos’ta Amman’da Ürdün televizyonu Al Mamlaka’ya özel bir mülakat verdi. Bu mülakat Türk basınında daha çok ABD’nin enerji çıkarları nedeniyle Orta Doğu’dan çıkmaya niyeti bulunmadığı yönüyle öne çıktı; Türkiye bakımından bu önemliydi. Ancak Milley’nin aynı mülakatta Rusya’nın Ukrayna savaşı üzerine yaptığı yorum, yine Türkiye’yi ilgilendirilmesine rağmen fazla ilgi
Sabah bilgisayarın başına geçtiğimde niyetim Rus Paralı asker ordusu Wagner’in başındaki Yevgeni Prigojin’i taşıdığı bildirilen uçağın Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’e karşı ayaklanıp geri çekilmesinden tam iki ay sonra, 23 Ağustos akşamı Moskova-Sen Petersburg yolunda düşmesi, ya da düşürülmesini yazmaktı. Ancak Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier’in 23 Ağustos’ta yaptığı konuşmanın “Osman Kavala ve Ahmet Altan’dan bahsetti” diye
‘Dış politika’ dönüşüme açıktır, fakat doğası gereği ani dönüşlere, keskin, riski yüksek ve maceracı virajlara yatkın bir şey değildir. Dış politikanın yapısal hedefleri ve çerçevesi bellidir. Günden güne değişmez. O halde, belki de Türkiye bakımından ‘dış politika’ yerine ‘dış ilişkiler’ dememiz daha doğru olacaktır. İkisi arasındaki fark nedir? Birincisi, ilkelerden ve değerlerden beslenir, uzun vadeli
11 – 12 Temmuz 2023 tarihlerinde Vilnius’ta yapılan NATO Zirvesinden beri Türkiye – Avrupa Birliği ilişkileri yeniden tartışılmaya başlandı. Ancak bu tartışmanın içeriğinin olup olmadığına bakmak lazım. Türkiye-AB ilişkileri özellikle yedinci yılını idrak ettiğimiz 15 Temmuz 2016 darbe teşebbüsünden bu yana tepe taklak geri gitti. Yasadışı göçü önlemek için Eylül 2015 – Haziran 2016 tarihleri
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 10 Temmuz’da Türkiye’den “Önce Türkiye’nin Avrupa Birliğinde önünü açın, bizde İsveç’in önünü açalım” diyerek ayrıldı. İki saat kadar süren uçak yolculuğundan sonra 11-12 Temmuz’da NATO Zirvesinin yapılacağı Litvanya’nın başkenti Vilnius’a indi. Ayağının tozuyla NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ve İsveç Başbakanı Ulf Kristersson ile toplandı. Kısa süre sonra Erdoğan’ın İsveç’in NATO üyeliğine