Türkiye’nin Rusya-Ukrayna krizi nedeniyle üye olmak isteyen İsveç ve Finlandiya odağında tartışılan NATO Madrid Zirvesi çerçevesinde yapılan görüşmelerin diğer sonuçları da ortaya çıkmaya başladı. Bunlar arasında Kıbrıs, Yunanistan ve Ermenistan konularındaki üç gelişme Türkiye’nin uluslararası ilişkiler ağını da etkileyecek türden. Kıbrıs Kırbrıs Rum Cumhurbaşkanı Nikos Anastasidis’in liderler yemeği sırasında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yanına gelip sohbet
Bu yazıyı 30 Haziran sabahı yazdım, saat 09.00’da bitirdim. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ABD Başkanı Joe Biden ile görüşmesi üzerinden 12 saatten fazla geçmişti. Görüşmenin içeriği üzerine Amerikan tarafından ilk açıklama hemen yarım saat sonra gelmişti ama Türk tarafından yarım gün sonra hala açıklama yoktu. Dahası, akla “dakika bir, gol bir” manşetlerini hatırlatacak şekilde. Daha Erdoğan
Yunanistan Başbakanı Kryakos Miçotakis,16-17 Mayıs tarihlerinde Vaşington’a önemli bir ziyaret gerçekleştirdi. Yunanistan ile gelişmelere genelde büyük ilgi gösteren medyamızda, bu ziyaret fazla yankı bulmadı. Herhalde, Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya üyelik başvurularına ilişkin alevlenen tartışmalar yüzünden olmalı. Oysa Miçotakis’in Yunanlılarca “tarihi” olarak nitelenen bu seferki Amerika ziyareti, öncekilerden oldukça farklı, protokol açısından görkemli ve zengin içerikliydi.Aslında
Dışişleri Bakanlığı Türkiye’yle ABD arasında Stratejik Mekanizmanın 4 Nisan’da Ankara’da başlatıldığını duyurdu. Bakanlık açıklamasında kararın Dışişleri Bakan Yardımcısı Sedat Önal ve ABD Dışişleri Bakanlığı Siysi İşler Müsteşarı Victoria Nuland ve heyetleri arasında yapılan görüşmelerde alındı. Aynı açıklama ABD Dışişleri tarafından da eş zamanlı yapıldı.Nuland ve heyeti Dışişlerinden sonra Beştepe’ye geçerek Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Sözcüsü ve
Yirmi yedi üyeye sahip Avrupa Birliği birçok açıdan dünya sahnesinde önemli bir yer tutsa da küresel bir güç olamadı. Ticaret ve bununla ilgili olarak yarattığı yüksek standartlar, kuvvetli bir para birimi ve ortaya konan yumuşak güç ne yazık ki küresel aktör olmak için yeterli olmuyor. Kuvvetli askeri boyuta sahip olmayan bir ülke veya ülkeler topluluğu
Öldürülmesi üzerinden haftalar geçti ama Halil Falyalı suikastı “Bir acayip mafya hikayesi” olarak gizemini koruyor. Suç örgütü lideri Sedat Peker’in sosyal medya paylaşımlarıyla Türkiye gündemine gelen Halil Falyalı’nın “infaz” görünümlü suikastının arka planında Kuzey Kıbrıs’taki suç örgütü “baronunun” değişimi mi, yoksa çok şey bilen “iş insanının” susturulması mı var? 9 Şubat’taki “infaz” sonrasında çok iddialar
Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Rusya’nın istilası altındaki Ukrayna için “Bizden biri. AB’de görmek istiyoruz” dedi. Leyen’in de kürsü aldığı Avrupa Parlamentosu’nun 1 Mart oturumuna video ile bağlanan Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelensky ise Avrupa’nın Ukrayna’nın yanında olduğunu, Ukrayna’yı üye alarak kanıtlamasını istedi. Aynı gün Ankara’da konuşan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ise “Ukrayna’ya gösterdiğiniz
Yunanistan 2021 yılının ikinci yarısında Fransa ve ABD ile imzaladığı savunma işbirliği anlaşmaları üzerine zafer havasına girmişti. Gerçi özellikle ABD ile imzalanan anlaşma pek zafer sayılmazdı ama Yunan hükümeti kamuoyuna o şekilde duyurudu. Ancak Atina’ya yeni yılla birlikte arka arkaya kötü haberler gelmeye başladı. Zafer nidaları giderek yerini çan seslerine bırakıyor. EastMed projesi ölüm döşeğinde
ABD’nin Afrika Boynuzu Özel temsilcisi Jeffrey Feltman 15 Aralık’ta Ankara’daydı. O günlerde Türkiye’nin gözü kontrolden çıkmış döviz kurundan başka bir şey görmüyordu. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ise bir yandan mali operasyona diğer yandan 16-18 Aralık’ta İstanbul’da planlanan Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesine hazırlanıyordu. Ankara’da Dışişleri Bakan Yardımcısı Sedat Önal’la görüşen Feltman’ın gündeminde de Afrika’nın sıcak noktalarından olan Etiyopya
Böyle olacağını kimse tahmin etmezdi. Türkiye, Cumhuriyetin kuruluşunun 100’üncü yılına doğru kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ü yeniden keşfediyor. Atatürk’ün değerini yeniden anlıyor. Üstelik bu yeniden doğuş, iktidarda onu mümkün olduğunca unutturmaya çalışan bir cumhuriyet hükümeti olduğu halde yaşanıyor.Sadece Atatürk’ün değil cumhuriyetin kurucu değerlerinin mevcut koşullara tepki niteliğinde yeniden doğuşuna tanık oluyoruz.Din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması