Avrupa Birliği liderler zirvesinin ardından açıklanan bildiride Türkiye ile ilgili iyimser fakat koşullu ifadelere yer verilmesi, Türk Dışişleri tarafından da temkinli bir dille karşılandı. Ancak AB’nin yayınladığı bildirinin Türkiye-AB ilişkilerinde bir yakınlaşmadan ziyade mevcut mesafenin teyidi olduğu yorumları da var. Nitekim, ana muhalefet partisi CHP’nin yaptığı değerlendirmede ise Türkiye’nin birlik tarafından halen bir “dış ilişkiler”
Uzun süredir beklenen buluşma nihayet gerçekleşti. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken arasında 24 Mart’ta NATO toplantısı vesilesiyle yapılan görüşmeyi kastediyorum. Bu buluşma yeni ABD yönetimi ile ülkemizin ilk üst düzey yüz yüze temasını oluşturuyor. Bütün ayrıntılar gelmese de Rusya’dan alınan S-400 savunma sistemi ve İstanbul Sözleşmesinden çekilme kararımız gündeme geldiği
Türkiye-Mısır diyalogun yeniden başladığının ilk işaretini 3 Mart’ta Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu “Akdeniz’deki yetki sahalarının” görüşüldüğünü söyleyerek verdi. İki gün önce Mısır, Türkiye’nin BM’ye verdiği yetki sahası anlaşmasını dikkate alarak petrol ve gaz arama ruhsatları vermişti. Onu Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın 6 Mart’ta “Mısır ile faklı gelişmeler olabilir” beyanı izledi.Hatta İYİ Parti lideri Meral
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Türkiye ve Mısır arasındaki diplomatik temasların başladığını açıklamasının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan da yakınlaşma sürecinin “devam ettiğini” açıkladı. İstanbul’da cuma namazı çıkışında konuşan Erdoğan, “Mısırla istihbari, diplomatik ve ekonomik olarak işbirliği sürecimiz devam ediyor. Sıkıntı söz konusu değil. Bunu en üst düzeyde değil de bir tık altında devam ediyor. Gönlümüz ister ki
İngiltere eski Ankara Büyükelçisi Peter Westmacott, Dışişleri ve İngiliz Milletler Topluluğu Ofisi’ndeki kariyeri sürecince edindiği deneyimleri ve tanıklık ettiği olayları daha geniş kitlelerle paylaşmaya karar vermiş. “They Call It Diplomacy: 40 Years of Representing Britain Abroad – Buna Diplomasi Derler: Britanya’yı Temsil Ettiğim 40 yıl” isimli kitabı, anlık iletişimin diplomatik teamülleri zoraki dönüştürdüğü teknoloji çağında,
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde yapılan cumhurbaşkanlığını seçimini ikinci turda oyların yüzde 51,7’sini alan Başbakan Ersin Tatar kazandı. 2015’ten bu yana cumhurbaşkanlığını yürüten Mustafa Akıncı ise yarışı yüzde 48,3 ile kaybettikten sonra siyaseti bıraktığını ilan etti. Tatar en önemli desteği Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dan almıştı. Erdoğan, Tatar seçilirse Ankara ve Lefkoşa’nın uyum içinde çalışacağı mesajını vermişti.Tatar’ın cumhurbaşkanlığı,
Bir yol bulup Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’yı FETÖ’ye ya da PKK’ya destekçidir diye ya da Soros’çudur, ne bileyim ulusalcıdır diye hapse atmak mümkün olsaydı belki işler daha kolay olurdu. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın seçim rüşveti olduğu apaçık desteklerle 11 Ekim cumhurbaşkanlığı seçiminde arkasında durduğu Başbakan Ersin Tatar belki daha iyi sonuç alırdı. Belki
1974’teki Kıbrıs harekâtından beri kapalı olan ve Türklerle Rumlar arasındaki barış müzakerelerinde kritik önem taşıyan Maraş bölgesinin bir kısmı, ziyarete açıldı. Gazete Duvar’ın haberine göre, adanın Türk tarafında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçiminden üç gün önce gelen etkinlik kapsamında halkın ve basın mensuplarının asker ve polis eşliğinde “hayalet şehir” olarak bilinen bölgeye girişine izin verildi. KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı tarafından rakibi
Kıbrıs’ın ikiye bölünmesinden bu yana Yunanistan ne zaman Avrupa ve Amerika’nın desteğini talep etmiş ve bu talep olumlu karşılanmışsa, sonuç daima Türkiye’nin Batı’dan biraz daha uzaklaşmasına sebep oldu. Avrupa Yunanistan’a güçlü siyasi destek verdi 1 Ekim 2020 tarihinde Brüksel’de Devlet ve Hükümet Başkanları düzeyinde toplanan Avrupa Birliği Konseyi, yayınladığı ortak bildiride, “AB’nin, Yunanistan ve Kıbrıs’ın egemenliklerine









