Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 15-16 Eylül’de Özbekistan’ın Semerkant şehrindeki Şangay İşbirliği Örgütü liderler zirvesine -ilk kez- katılımına Türkiye’nin hızlı bir değişim sürecindeki güç dengeleri içinde farklı yer tutma imkânı açısından bakılmalı. Öncelikle biz gazeteci milletinin sık sık düştüğü bir tuzağı hatırlatmakta yarar var. Dünyadaki güç dengelerini değiştiren ve ucu bugünkü Rusya-Ukrayna savaşına dek uzanan 1975 Helsinki
Bugünlerde Hükümet adına açıklama yapanlardan artık kanıksadığımız bir ifadeyi, bıktırırcasına sürekli duyuyoruz: “360 derecelik bakışla, dostluk üzerine kurulu bir dış politika izliyoruz”. Kastedilen herhalde dış politika kurgulanırken, enine boyuna düşünülerek, her yönüyle değerlendirme yapılıp karar alındığı olmalı. Oysa, uygulamaya bakılınca bunun algı yaratmaya yönelik bir manipülasyondan ibaret olduğu görülüyor. Geniş ölçekli bir değerlendirme, sahte algının
Doğu Akdeniz’de NATO görevi yürüten Türkiye uçaklarına Yunanistan F-16’ları tarafından taciz edildiği belirtildi. Anadolu Ajansı ve Habertürk gazetesinin Milli Savunma Bakanlığı kaynaklarına dayandırarak 23 Ağustos’ta yayınladığı habere göre NATO üyesi Yunanistan’a ait savaş uçakları, Doğu Akdeniz’de NATO görevi yerine getiren Türkiye jetlerinin görevini engellemek üzere “bilinçli bir şekilde radar kilidi” kullandı. Bir radar veya sensör
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’ın 22 Temmuz’da İstanbul’da olup Türkiye, Rusya ve Ukrayna arasında tahıl sevkiyatı anlaşması töreninde bulunacağını açıklandığı 21 Temmuz günü ABD istihbaratı CIA ve İngiliz istihbaratı MI6 başkanlarından iki ilginç Rusya değerlendirmesi geldi. ABD’deki Aspen Forumunda konuşan CIA Başkanı William Burns’e göre Ukrayna’yı istila harekâtı boyunca 15 bin Rus askeri öldürülmüş, 45
ABD Temsilciler Meclisi 14 Temmuz’da Kongre’deki Türkiye aleyhtarı havanın canlı kanıtı sayılacak bir karar aldı. Meclis ABD Başkanı Joe Biden’ın Türkiye’ye F-16 satışına Yunanistan engeli koyarak izin vermesini istedi şerhi öneriye koyarak onayladı. 179’a karşı 244 oyla kabul edilen ve ABD Meclisindeki, Ermenistan ve Yunanistan lobilerinin temsilcilerinin adını taşıyan Pallone/Pappas değişiklik önergesine göre Türkiye’ye ancak
Fethullah Gülen’in hastaneye kaldırıldığı haberi 11 Temmuz öğleden sonra örgütün kullandığı bir Twitter hesabından duyuruldu. Zamanlama önemli, çünkü o saatte ABD’de henüz sabah olmuştu. Gülen o sabah mı hastaneye kaldırılmıştı, yoksa örgüt o sabah mı bunu kamuoyuna duyurmaya karar vermişti? Orası belli değil. Gülen hakkında daha önce de defalarca öldüğü, zehirlendiği vb haberleri yayılmıştı. Ayrıca
NATO Zirvesi Türkiye’nin ABD ve AB’den tıkanan silah alım (ve ortak üretim) projelerinin önünü açacak gibi görünüyor. İtalya Başbakanı Mario Draghi’yi dün (5 Temmuz) Ankara’da ağırlayan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan SAMP-T hava savunma sistemi için imza aşamasına gelmeyi konuştuklarını söyledi. Aynı saatlerde bir basın toplantısı düzenleyen Beyaz Saray Sözcüsü Karine Jean-Pierre ise ABD Başkanı Joe Biden’ın
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ABD Başkanı Joe Biden ile görüşmesinden yaklaşık bir gün sonra basının karşısına çıktı. Doğrusu yabancı meslektaşlarımızı kıskanmadım dersem yalan olur. Düşünsenize şu televizyon, bu gazete izleyemez yasakları olmadan, “Soruya kızar da işimden olur muyum?”, ya da “Bir daha alınmaz mıyım?” kaygısı olmadan özgürce sordular sorularını Cumhurbaşkanına. Ve inanır mısınız? O da yanıtladı.
Bu yazıyı 30 Haziran sabahı yazdım, saat 09.00’da bitirdim. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ABD Başkanı Joe Biden ile görüşmesi üzerinden 12 saatten fazla geçmişti. Görüşmenin içeriği üzerine Amerikan tarafından ilk açıklama hemen yarım saat sonra gelmişti ama Türk tarafından yarım gün sonra hala açıklama yoktu. Dahası, akla “dakika bir, gol bir” manşetlerini hatırlatacak şekilde. Daha Erdoğan