Türkiye çelişkiler ülkesi. Bir yandan Rusya’nın Ukrayna’yı istilasıyla derinleşen ciddi bir ekonomik krizden çıkma çabasında. Diğer yandan hükümet bütün dünyanın dikkatini üzerine çeken bir diplomasi örneğiyle Rusya ve Ukrayna Dışişleri bakanlarını Antalya’da bir araya getiriyor. Ana muhalefet partisi ise yıllardır ihmal ettiği Kürt seçmene kendini affettirmek için hükümetin bıraktığı boşlukları Diyarbakır’da değerlendirme hamlesinde.10 Mart Antalya
Dışişleri Bakanı 7 Mart’ta Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ve Ukrayna Dışişleri Bakanı Dimitro Kuleba’nın 10 Mart Perşembe günü Antalya’da kendi ev sahipliğinde buluşacağını söyledi. Bu üçlü toplantı, Rusya’nın 21 Şubat’ta başladığı istila harekâtından bu yana iki ülke arasında ilk üst düzey toplantı olacak. Rusya Dışişleri Sözcüsü Maria Zakharova, bu görüşmelerin teknik değil siyasi konularda,
Türkiye son aylarda, çevresinde ve daha geniş alanlarda uzun süredir ilişkileri kopuk veya gergin olan ülkeler ve güç merkezleriyle arasını düzeltmek için ciddi girişimlere başladı. Bu çerçevede ilk aşamada Ermenistan, Mısır, Suudi Arabistan, BAE, İsrail, Libya gibi bölge ülkelerine yönelik diplomatik adımlar dikkati çekiyor. Ermenistan ile doğrudan ilk temas iki ülke özel temsilcileri arasında 14
Millî Savunma Bakanlığı 25 Ağustos akşam saatlerinde Afganistan’daki Türk Silahlı Kuvvetlerinin tahliyesine başlandığını açıkladı. Bu arada askeri uçaklarla sivillerin tahliyesi de yapılıyor. Cumhurbaşkanı Sözcüsü İbrahim Kalın da tahliyenin 24 ile 36 saat süreceğini söyledi. Böylelikle Taliban’ın ülkedeki bütün yabancı askeri güçlerin ayrılması için verdiği son tarih olan 31 Ağustos tarihine dek Türkiye’nin Afganistan’da NATO çerçevesinde
“Kâğıttan kaplan” bir Çin deyimi. Yüksek perdeden tehdit eden, esip gürleyen ama devamını getirmeyen, getiremeyen kişi ya da kurumlar için kullanılıyor. Deyimi dünya siyasetine dahil eden kişi Çinli komünist lider Mao Zedung. Mao, bu sözü, Çin’i sürekli tehdit eden ABD’ye karşı kullanmış ve gerçekten de Çin konusunda ABD’nin “kâğıttan kaplan” olduğu büyük ölçüde anlaşılmıştı.Nereden mi
24 Mart Kongresi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 2001’de AK Parti’nin kuruluşundan bu yana katıldığı en zor kongresi. Sadece Kongreye birkaç gün kala -çok şey beklenen Merkez Bankası Başkanını görevden alarak mali yapının bir darbe daha almasına neden olduğu için değil. İstanbul Sözleşmesini iptal ederek AK Partili kadınların bir kısmını dahi kendisinden soğuttuğu için de değil. Sadece
İngiltere eski Ankara Büyükelçisi Peter Westmacott, Dışişleri ve İngiliz Milletler Topluluğu Ofisi’ndeki kariyeri sürecince edindiği deneyimleri ve tanıklık ettiği olayları daha geniş kitlelerle paylaşmaya karar vermiş. “They Call It Diplomacy: 40 Years of Representing Britain Abroad – Buna Diplomasi Derler: Britanya’yı Temsil Ettiğim 40 yıl” isimli kitabı, anlık iletişimin diplomatik teamülleri zoraki dönüştürdüğü teknoloji çağında,
150 yıllık tarihe sahip Hariciyemizin itibarının mum gibi erimekte olduğunu görüyor ve üzülüyorum. Türkiye’nin dış ilişkilerinin merkezindeki Bakanlık giderek profesyonellikten uzaklaşıyor. Adeta, bir siyasi partinin ideolojik komiserliğine soyunmuş gibi görünüyor. Bunun tezahürlerini Bakanlığımızın yayınladığı açıklamalardan görmek mümkün. Diplomasinin yerindelik, objektiflik, tutarlılık ve üslupta ölçülülük ilkeleri epeydir tamamen bir tarafa bırakılmış vaziyette. Üstten bakan, aşağılayan, meydan
Akdeniz’de çok sıcak saatler Geçtiğimiz günlerde Arkas Denizcilik ve Nakliyat şirketine ait Roseline-A adlı Türk bandıralı şilep, açık denizde Avrupa Birliği (AB) güçlerinin tacizine maruz kaldı. “Tacizi” sözcüğü tesadüfen değil, bilerek kullanılmakta çünkü şilebin ait olduğu şirket, muhtemelen Doğu Akdeniz’in en muteber taşımacılık kuruluşlarının başında geliyor. Libya’ya giden geminin konşimentosu, yani hamulesinin ayrıntılarında hiçbir yasak
Amerikalı gazeteci Bob Woodward’ın yayınladığı “Rage-Öfke” adlı kitabı ABD’yi karıştırdı. Ünlü Watergate skandalını da ortaya çıkaran iki gazeteciden biri olan Woodward, ABD Başkanı Donald Trump’ın Covid-19’un korkunç etkisini bildiğini ama “moral bozmamak” bahanesiyle halktan sakladığını yazıyordu. Trump ise Woodward ile uzun süredir mülakatlar yaptığını ve bunu kendisine daha salgının başladığı zamanlarda söylediği halde, haber yapmayıp,