Endişe edilen oldu, İsrail ordusu büütün uayrılara rağmen 1 Ekim sabahı Lübnan’a kara karekâtına başladı. İsrail bunun öncesinde 27 Eylül’de Beyrut, Dahiyye’de saptadığı stratejik hedefi, Hizbullah lideri şeyh Hasan Nasrallah’ı yeraltı sığınağında öldürdü. Saldırıda İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) Kudüs Gücü’nün Lübnan sorumlusu Tuğgeneral Abbas Nilfuruşan’ın da saldırıda öldürüldüğü açıklandı. Bu aynı zamanda, diğer Hizbullah,
İsrail ordusu, 28 Eylül’deki Beyrut’taki Hizbullah merkezine yönelik hava akınlarında Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’ı öldürdüklerini açıkladı. Hizbullah açıklamadan bir kaç saat sonra Nasrallah’ın “şehadetini” kabul etti. Son son otuz yıldır Orta Doğu coğrafyasında silahlı gücüyle en büyük devlet-dışı aktörlerden olan Şii örgütün liderinin öldürüldüğü böylece doğrulandı. Saldırı İsrail’in Lübnan’da Hizbullah’a son 10 gün içine vurduğu
İsrail 17 Eylül’de Hizbullah’ın örgütsel haberleşmede kullandığı çağrı cihazları patlatarak saldırısı ardından 18 Eylül’de de örgütün kullandığı el telsizlerini patlatarak Hizbullah’a ikinci darbeyi vurdu. Lübnan Sağlık Bakanlığı Beyrut’ta ilk saldırıda öldürülenlerin bir kısmının cenaze töreninde güvenliği sağlayan Hizbullah üyelerinin ellerindeki telsizlerin aynı anda patlatılması sonucu 20 kişinin öldürüldüğü 450 kişinin yaralandığını duyurdu. Çağrı cihazlarını bombaya dönüştürerek
Başta Beyrut olmak üzere Lübnan’ın dört bir yanında meydana gelen ve sayısı henüz saptanamayan patlamalarda en az 9 kişinin öldürüldüğü, 200’ü ağır olmak üzere 3000 (*) kadar kişinin yaralandığı bildiriliyor. Saldırının Hizbullah üyelerinin bir süredir İsrail gizli servisi MOSSAD’ın cep telefonlarına sızmasına karşı kullandığı eski usul çağrı cihazlarının “heklenmesi” ve tek tuşla hepsinin patlatılması şeklide
İsrail’in Beyrut’ta Hizbullah liderlerinden Fuad Şükr’e, Tahran’da ise Hamas Lideri İsmail Haniye’ye yönelik suikastları sonrasında bölgede tansiyon yükseldi. İran, misafiri Haniye’yi kendi evinde koruyamadı. İran’ın misillemesi bekleniyor. Etkileri az veya çok bir misilleme elbette olacak. Ancak bu misillemenin stratejik sınırları var. İran ve İsrail, bölgesel ve küresel güçler geniş çaplı bir savaş istemiyor. Orta Doğu’da
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken 12 Ağustos’ta Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ı aramış ve, Amerikan Dışişlerinin açıklamasından özetliyorum, Hamas’ın 15 Ağustos’ta İsrail’le müzakere masasına dönmesi için Türkiye’nin etkisini kullanmasını istemiş. Fidan da ona, Dışişleri Sözcüsü Öncü Keçeli’den özetliyorum, siz gidin İsrail üzerinde baskı kurun demiş. Zannedersiniz İsrail barışa hazır da Türkiye’nin Hamas’a evet dedirtmesini bekliyor; ya
Belki artık kötü haber duymak istemeyenlerdensiniz. Ne hayvanseverlerin adeta intikam katliamını önleme çabaları ne Can Atalay’ın milletvekilliği hakkı, Osman Kavala’nın, Selahattin Demirtaş’ın hapisliği ne giderek fakirleşen halkın geçim sıkıntısı ne de İsrail’in Gazze’deki katliamına dair bir şey duymak istiyorsunuz. İçiniz mi sıkılıyor? O zaman şunu okuyun lütfen; MK-84 bombasının öyküsünü. İsrail savaş uçakları 10 Ağustos’ta
Hamas lideri İsmail Haniye’nin İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan’ın göreve başlama yemin töreni için bulunduğu Tahran’da nasıl öldürüldüğüne dair bir açıklama henüz yapılmadı. Ama yavaş yavaş şekillenmeye başlayan bazı senaryolar var. Bu senaryolar temel olarak saldırının dışarıdan mı, içeriden mi yapıldığı üzerine ikiye ayrılıyor. Haniye, 30 Temmuz öğleden sonra parlamentodaki yemin töreni ardından, Tahran’ın kuzeyinde, konaklaması
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Haniye’nin İran’da öldürülmesinin ardından yaptığı ilk açıklamada saldırıyı “kınadığını ve lanetlediğini” söyledi, “bu suikast Filistinlileri sindirmeye yönelik bir alçaklıktır,” dedi. Hamas yöneticisi Haniye’nin İran’ın başkenti Tahran’da öldürülmesinin ardından 31 Temmuz’da sosyal medya hesabından bir açıklama yayınlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu suikast filistin Davasını, Gazze’nin şanlı direnişini ve