Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler Genel Kurulu için Nev York’a yola çıkarken Türkiye’nin Avrupa Birliğiyle yolları ayırma ihtimalinden söz etmesine AB saflarından “Gitme kal, istediğini verelim” diyen olmadı şimdiye kadar. BM çalışmaları sırasında yapılacak ikili görüşmelerde AB liderlerinin Erdoğan’a “Türkiye’siz olmaz” mesajı vereceği beklentisi var belki de Cumhurbaşkanımız ve yakın çevresinde. Erdoğan’ın ikili görüşme programında
Biz G20’de tahıl anlaşması nedeniyle Türkiye’nin -azımsanmayacak- gayretine teşekkür edilmesi ve sonuç bildirgesinde kutsal kitaplara saldırının kınanması nedeniyle Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın başarılarını konuşsak da dünya, bugünlerde, G20 Zirvesine damga vuran dev bir projeyi konuşuyor: Hindistan-Orta Doğu-Avrupa Ekonomi Koridoru. Bu çerçeveden bakınca Erdoğan’ın Mısır Cumhurbaşkanı Abdül Fettah Sisi ile Katar, BAE ve Suudi Arabistan gibi Körfez
İsrail, yargı reformu tartışmalarıyla başlayan derin bir siyasi krizin içinden geçiyor. Binyamin Netanyahu liderliğindeki koalisyon hükümeti tartışmalı yargı reformu kapsamında Yüksek Mahkeme’nin yetkilerini sınırlayan yasal düzenlemeyi -içeriden ve dışarıdan gelen tepkilere kulak tıkayarak- meclisten (Knesset) geçirince kritik bir eşik aşılmış oldu. Kararı protesto etmek amacıyla ülkenin dört bir yanında binlerce kişi sokağa döküldü. Yolları kesen
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan 30 Ağustos’ta İspanya’nın Toledo şehrinde yapılacak Avrupa Birliği Dışişleri Bakanları Gayrıresmî toplantısına davet edilecek mi? Bugünlerde Dışişleri Bakanlığının hayli yoğun mesaisi içinde bu soru da yanıtını arıyor. Çünkü Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 11-12 Temmuz NATO Zirvesinde İsveç’in üyeliğine şartlı yeşil ışık yakarken dile getirdiği AB ile ilişkileri canlandırma niyeti için bu toplantı
Hakan Fidan 5 Haziran’da Dışişleri Bakanlığını “Bilkent Üniversitesinden sıra arkadaşı” Mevlüt Çavuşoğlu’dan devraldı. Milli İstihbarat Teşkilatını (MİT) 13 yıl yönettikten sonra aslında son 20 yıldır bir şekilde içinde olduğu Türk dış politikasının başına geçti. İstihbarat ve diplomasi dünyası çoğu zaman iç içedir. Richard Moore’un İngiltere’nin Ankara Büyükelçiliği görevinden sonra -aslında gençlik yıllarından beri parçası olduğu-
Orta Doğu’da önemli gelişmeler yaşanıyor. Suudi Arabistan ile İran, normalleşme yolunda somut adımlar atıyorlar. İki ülke arasında tarihten gelen ihtilafların üstüne, İran’ın Suudi Arabistan ve diğer Körfez ülkelerindeki Şiiler üzerinden yürüttüğü faaliyetler, Lübnan, Suriye ve Yemen’deki bilfiiil müdahaleleri Suudi Arabistan ve diğer Arap ülkeleriyle ilişkilerdeki başlıca gerginlik nedenlerindendir. 2016’da Suudi Arabistan’ın İran’daki temsilcilik binalarının göstericiler
Yolsuzluktan sanık Binyamin Netanyahu’nun başında olduğu aşırı sağ koalisyonun önerdiği yargı reformu paketi İsrail’i bir iç savaşın eşiğine getirdi. İsrail savunma bakanı istifa etti. Başbakan Netanyahu’nun görevden alınmasını zorlaştıran bir kanunun İsrail Meclisi Knesset’ten geçmesi üzerine uzun süreden beri devam eden gösteriler birden alevlendi. ABD’nin devreye girmesiyle yargı reformu krizi şimdilik donduruldu. Reform paketi tamamen
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov 6 Nisan’da Ankara’ya geldi. Çankaya’daki Dışişleri Bakanlığı konutunda Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu tarafından iftar yemeğinde ağırlandı. Bugün Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’in bir mesajını iletmesi de ekleniyor. Bir gün önce de Erdoğan’ın Sözcüsü İbrahim Kalın Moskova’da Putin’e Erdoğan’ın mesajını iletmişti. Sadece Ukrayna değil, başta Suriye olmak üzere Orta
İsrail’de tarihinde hiç olmadığı kadar 13 haftadır süregelen kitlesel protestoların ardında, ülkenin genelde iyi eğitimli, liberal, seküler ve sol cenah ile devletin kuruluş değerlerini ve dengelerini içselleştirmiş kimi devlet adamı, bürokrat ve askerlerin demokrasi kaygıları yatmakta. Protestoların kaynağı Kasım 2022’de yapılan genel seçimlerden sonra Binyamin Netanyahu’nun Likud partisi liderliğinde kurulan ve içinde aşırı sağ ve









