Kıbrıs meselesi ve Türkiye-Avrupa Birliği ilişkileri başladıkları yıllar itibariyle paralel bir biçimde sürdü ve sonuçta iç içe girift bir hale gelerek bugüne kadar birbirlerini etkiledi. Aslında yarım asrı geçen bu iki konu bir bakıma doğal bir şekilde çözüme doğru gitmektedir. Yıllar boyunca Türkiye AB’ye üye olmak yolundaki gayretlerini sürdürdü ancak karşılıklı hatalar ve başka birçok
Türkiye’nin siyasi ve ekonomik gündemi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ABD Başkanı Joe Biden ile 14 Haziran’daki NATO zirvesi çerçevesinde yapacağı görüşmeye kilitlenmiş durumda. Bu görüşme sadece son yıllarda ciddi krizlerle sınanan Türkiye-ABD ilişkilerinin geleceği açısından önemli olmakla kalmıyor. Nitekim, Erdoğan’ın 13-14 Haziran Brüksel seferinde NATO zirvesi ve Biden görüşmesi dışında önemli ikili temasları da var. Almanya
Türkiye ile İngiltere arasında son yıllarda giderek derinleşen işbirliği, Ankara’nın gerek Amerika Birleşik Devletleri gerekse Avrupa Birliği ile ilişkilerinin sorunlu seyrettiği dönemde oldukça dikkat çekiyor. Hatta Ankara-Londra arasındaki yakınlaşmayı yeni bir stratejik ortaklık şeklinde yorumlayanlar da var.[i] Dolayısıyla, Nisan sonu Cenevre’de düzenlenen Kıbrıs görüşmeleri öncesinde İngiltere’nin Ankara’nın iki devletli çözüm önerisini destekleyebileceğine ilişkin basında çıkan
27-29 Nisan’da Cenevre’de yapılan Kıbrıs görüşmelerinden ortak zemin çıkmaması, tarafların “anlaşamamakta anlaşması” zaten sürpriz değildi. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in gözetiminde yapılan “gayrı resmî” görüşmelerin, aslında Kıbrıslı Rumlar, Kıbrıslı Türklerin siyasi eşitliğini tanımadıkça “resmî” görüşmelere dönüşmesi sürpriz olurdu. Ancak Cenevre görüşmelerinde rüzgârın yön değiştirmeye başladığı söylenebilir. Gelişmelere yakın kaynaklara göre, görüşmelerde İngiliz ve Kıbrıs Rum
Aslında şunu söylemek daha doğru: Kıbrıs görüşmelerinden Avrupa Birliğinin hayalini kurduğu bir sonuç beklemeyin.O tren Kıbrıs Rum topumu 24 Nisan 2004’teki halkoylamasında o zamanki BM Genel Sekreteri Kofi Annan tarafından sunulan “yeniden birleşme” planına “hayır” dediğinde kaçtı. Dahası Türkiye’ye verilen sözlerin tersine, ödül olarak AB üyesi yapıldı. Hem de Kıbrıslı Türkler istemediği halde onları da
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın Rus üretimi Sputnik V aşınını Türkiye’ye geleceğini açıklamasından bir gün sonra, VisCoran şirketi, aşının yerli üretimi için anlaşma sağlandığını duyurdu. Rusya Doğrudan Yatırım Fonu’nun Twitter’dan da yaptığı duyuruya göre, VisСoran İlaç isimli şirketin altında ve yerli ortaklarla gerçekleştirilecek üretim “birkaç ay içinde” başlayacak. VisCoran İLAÇ Yönetim Kurulu Başkanı Öztürk Oran, konu
Önümüzdeki Haziran sonunda Avrupa Birliği’nin Zirve toplantısı var. Zirvenin önemli gündem maddeleri arasında ABD-Avrupa, yani “transatlantik” ilişkiler çerçevesinde ABD ve Türkiye ile ilişkiler de yer alacak.Ancak AB konusu artık Türkiye’nin gündeminde anlamlı bir şekilde yer almıyor. Esasen AB de Türkiye’yi eskisi gibi görmüyor. Türkiye ise AB’nin ne anlama geldiğini hatırlamak durumunda.AB, Aralık 2004 tarihli Brüksel
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan emekli amiraller bildirisi üzerine asıl söyleyeceklerini, asıl hesaplaşmayı gerçekten önemli açıklamalar yapacağını söylediği 7 Nisan Çarşamba gününe mi bıraktı? Yoksa bu defa emekli subaylarla didişme görüntüsünün toplumu daha da gereceğini, kendisine daha çok zarar vereceğini görerek zamana mı bıraktı. Çarşamba günü AK Parti TBMM Grup toplantısı var ama onun öncesinde, bugün, yani
Avrupa Birliği liderleri adına Konsey Başkanı Charles Michel’in 25 Mart’taki beyanından yaptırım çıkmaması, nedense Ankara’yı pek memnun etti. Dışişleri Bakanlığı AB açıklamasını olumlu buldu. Ardından ABD Başkanı Joe Biden’ın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a iklim zirvesi daveti geldi. Gerçi özellikle Biden, Yunanistan Başbakanı Kriyakos Miçotakis’i Yunanların Türklerden bağımsızlıklarını almasının 200’üncü yılını kutlama telefonundan sonra Erdoğan’ı da arayabilirdi.