Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Yargıtay’ın Anayasa Mahkemesi üyelerine suç duyurusuyla başlayan yargı krizine dair 9 Kasım’da Özbekistan’dan dönüşünde gazetecilere söyledikleri 10 Kasım’da medyaya yansıdı. Yargıtay’ın aldığı kararın “asla kenara atılamayacağını” vurgulayan Erdoğan, AYM’nin “birçok yanlışları arka arkaya yapar hale geldiğini” söyleyerek kesin tavrını ortaya koydu. Bu gün katıldığı Atatürk’ü anma töreninde “Taraf değil hakemim” diyerek çıkışını
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve AK Parti yönetiminde geçen son 21 yılın, bugün 100. Yılını kutladığımız Türkiye Cumhuriyeti’ne en önemli kazancı belki de Atatürk’ün geniş kitleler tarafından tabandan yükselen sivil bir dalgayla yeniden keşfidir. Ve aynı halk kitlelerinin, Anayasanın ikinci maddesinde yer alan laik, demokratik, sosyal hukuk devletinin önem ve anlamının ayrımına varmaları. Bunun Erdoğan yönetiminin
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 1 Ekim’de yeni yasama yılını açış konuşması, birkaç saat önce, Meclis binasının birkaç yüz metre ilerisindeki İçişleri Bakanlığına yönelik terör saldırısının gölgesinde kaldı. Erdoğan konuşma metninde yer alan “Bölücü terör meselesini, sınırlarımız içinde büyük ölçüde çözdük” cümlesine, metinde yer almayan “Bu sabahki eylem terörün son çırpınışlar” cümlesini eklemek zorunda kaldı. Erdoğan konuşmasının
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 20 Eylül’de New York’ta Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis ile de görüştü. Görüşmede 5 Eylül’de Ankara’da buluşan Dışişleri Bakanları Hakan Fidan ve Yorgo Gerapetritis’in çizdiği “olumlu gündemden” Akdeniz’de göç ve doğal afetlerle ortak mücadeleden söz edildi, Kasım ayında bir Güven Artıcı Önlemler toplantısından ve 7 Aralık’ta Selanik’te Türkiye-Yunanistan Yüksek Düzeyli İşbirliği Toplantısı gündeme
Orta Vadeli Ekonomik Program (OVP) Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yeni hükümeti henüz ilk 100 günü doldurmadan 6 Eylül’de açıklandı. Erdoğan tarafından Türkiye’nin 2024-2026 yol haritası olduğu vurgulanan OVP, 2026 sonunda ekonomik büyüklüğü 1,3 trilyon dolara, kişi başına düşen milli gelirin 14, 855 dolara, yükseleceği vaadiyle enflasyonun da -ancak 2026 sonunda yüzde 8,5’e düşeceğini öngörüyor. Yani aşağı
İYİ Parti lideri Meral Akşener 28 Mayıs seçimlerinden bu yana sürdürdüğü sessizliğini bozduğu 26 Ağustos Afyonkarahisar mitinginde 31 Mart yerel seçimlerine ayrı gireceklerini ilan etti. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, MHP lideri Devlet Bahçeli, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu ismen sayarak bütün parti liderlerine de seçime ayrı girilmesi için meydan okuyan Akşener şehir özelliklerine göre işbirliği yapabilecekleri, bununsa
Kıbrıs’ta yeni bir çözüm süreci ihtimalini ortaya çıkaran gelişmeler sadece ABD Senatörünün geçen hafta -ilk defa- doğrudan KKTC’nin Ercan Havalimanına inmesi, daha doğrusu bunun kamuoyouna açık yapılması değil elbette. O konuya geleceğiz ama önce bir manzaraya bakalım. Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinin 55 bin can kaybı yanı sıra Türkiye’deki ekonomik krizi derinleştirici etkisi, buna rağmen
Dünyada siyaset kartları yeniden karılıyor. Nijer darbesi, birazdan geleceğiz, Afrika’nın patladı patlayacak eşiğe geldiğini gösterdi. Türkiye’nin o denklemde yeri bulunuyor. Türkiye Rusya’nın Ukrayna savaşında da ön cephede; ABD sonunda tahıl anlaşmasının anca Erdoğan-Putin kanalıyla bağlanabileceğini söyledi. Çin hem Afrika hem Orta Doğu denkleminde. AB konusu yine geldi Kıbrıs’a dayandı. Mevcut dengeler hızla değişirken ortaya çıkan
Osmanlı sultanlarından Dördüncü Murat, malum koyduğu yasaklara uyulup uyulmadığını kıyafet değiştirip halkın içine karışarak denetlermiş. Ekonomim gazetesinden Ali Ekber Yıldırım’ın aktardığına göre de “Tarım Kredi marketlerindeki zeytinyağı fiyatını görünce tepki gösteren” Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, “halkın yağ tüketmesi için ihracatın durdurulması” talimatı vermiş. Bunun üzerine de Ticaret Bakanlığı 1 Ağustos-31 Ekim arasında dökme zeytinyağı dışsatımını yasaklamış.
Ülkelerin iç ve dış politikalarını birbirinden ayrı değerlendirmek sağlıklı sonuçlar vermez. Türkiye gibi dünya jeopolitiğinde önemli yer tutan bir devletin iç politika alanında yaşadığı evreler hakkıyla anlaşılmadan bu evrelerin o ülkenin dış politikasını nasıl şekillendirdiği ve dolayısıyla dış politikasının dünyadaki stratejik değişiklikler üzerinde, eğer varsa, etkilerine dair doğru bir hüküm kurmak da mümkün olmaz. Bu