Gazeteci-Yazar
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun Türkiye’ye gerekirse askeri güç kullanabilecekleri yolundaki sözleri, artık Suriye’de atmak zorunda kaldıkları geri adımların bu tür saçma gözdağı verme çabalarına neden olduğunu gösteriyor. O kadar ki, bakanlığı dahi Bakanın sözlerine sahip çıkmaktan kaçınmış. Trump yönetiminin siyasi rakiplerini Türkiye’ye vurarak sakinleştirmeye çalışması artık şımarık bir küstahlığa vardı ve son bulması gerekiyor.
Bu yazıyı yazarken 17 Ekim’de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence arasında varılan Suriye’de Güvenli Bölge anlaşmasında sözü edilen 120 saat, yani beş günlük sürenin son 48 saatindeydik. Geri sayım sürerken –uygulanırsa- Türkiye’nin güvenlik kaygılarını rahatlatacak ve askeri harekâtın devamına gerek bırakmayacak bu anlaşmaya nasıl, hangi koşullarda varıldığı yolunda perde arkası gelişmeler
Eğri oturup doğru konuşalım: Türkiye, Suriye’de güvenli bölge konusunda yıllardır “ısrarlı diplomasi” yürütüyor ama ABD’nin bunu kabul etmesi neticede –memnuniyet duyarak söylemiyorum- askeri harekât sayesinde oldu. Eğri oturup doğru konuşalım: Trump’ın o küstah mektubunu Erdoğan sineye çekti, sonra ABD başkan yardımcısı Pence ile görüşmem dedi, görüştü ama Türkiye Suriye hedeflerinin çoğunu, şu anda kâğıt üzerinde
Amerikan basını 16 Ekim akşamı ABD Başkanı Donald Trump’ın 9 Ekim’de, yani Türkiye’nin Suriye’de Barış Pınarı harekâtına başladığı gün yazdığı bir mektubu yayınladı. Trump, Erdoğan’a Suriye’de PKK’lılarla anlaşmayı tavsiye ettiği mektubunu, “Sert adam olma. Aptal olma!” cümleleriyle bitirmiş; henüz kimse tarafından yalanlanmayan bu mektup utanç verici bir skandaldır. Ne diplomatik, ne kişisel nezaket kurallarına uyan
U.S. President Donald Trump’s letter to Turkish President Tayyip Erdoğan as covered by the American media is possibly the worst scandal and the worst humiliation that the Republic of Turkey has been subject to face so far. Still not denied by the White House, in his letter dated October 9, the day that Turkey has
ABD Başkanı Donald Trump, 14 Ekim gecesi imzaladığı yaptırım kararnamesiyle Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Enerji Bakanı Fatih Dönmez ile Savunma ve Enerji Bakanlıklarını yaptırım listesine aldı. Ayrıca Türkiye’den çelik alımı üzerindeki gümrük tarifesini yeniden yüzde 50’ye çıkardı ve zaten kimsenin nasıl olacağına pek akıl erdiremediği ticaret hacmini 20’den 100
In a rare example of arrogance, U.S. Treasury Secretary Steven Mnuchin said on October 11 that the U.S. “can shut down the Turkish economy” if it “needed to”. He used this populist expression after announcing that U.S. President Donald Trump has authorized the Administration to “punish” Turkish individuals and entities if the “Kurdish allies” of
On October 13, as Turkish President Tayyip Erdoğan recounted all of the common doubts regarding Turkey’s military campaign in Syria, he put the fight against ISIS on the top of the list. Whether the “Peace Spring” operation targeted the Kurdish population or the militant groups linked to the outlawed Kurdistan Workers’ Party (PKK) came second.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 13 Ekim’de Türkiye’nin Suriye harekâtı konusundaki tereddütleri sayarken birinci sıraya IŞİD’le mücadeleyi koydu. İkinci sırada Barış Pınarı harekâtının PKK’yı mı, yoksa Kürtleri mi hedef aldığı, üçüncü sırada ise Türkiye’nin YPG/PKK kontrolünden çıkardığı Suriye topraklarına ilişkin hesaplarına dair tartışmalar vardı. Bu sıralama doğruydu: gerçekten de Türkiye’ye yönelik eleştirilerin en çok yoğunlaştığı konu, Suriye’deki