An itibariyle Türk dış politikası oldukça üzücü bir manzara sergiliyor. Suriye, İsrail, Libya ve Mısır’da Büyükelçimiz yok. Lübnan, BAE ve Suudi Arabistan’da Büyükelçimiz var ama yok. AB ile ilişkilerimizde belirgin bir durgunluk yaşıyoruz. Yunanistan, Fransa ve Almanya ile ilişkilerimiz gergin. ABD ile ilişkilerimizde ciddi sorunlar var. Bu bir yalnızlık tablosudur.Çok değil, bundan birkaç yıl önce,
Hayal Kırıklığı Eğer önceki kuşak Türk liderler ve Avrupa Birliği (AB) Devlet Adamları, yani 1963 Ortaklık Anlaşması ve 1971 Katma Protokolü gerçekleştiren kuşak, Türkiye-AB ilişkilerinin bugünkü halini görseydi muhakkak ki derin bir teessüre kapılırdı. Türkiye’nin AB ile sanayi mamullerinde hemen yarım yüzyıldan bu yana her iki tarafın avantajına işleyen bir Gümrük Birliği var. Fakat bu Gümrük Birliğini
Hükümet koronavirüs salgının ilk aşamalarında yeterince saydam davranmadı, panik yaratmamak adına toplumda bilginin gizlendiği algısına yol açtı bazı adımları çok geç attı, ama neticede attı. Cumhurbaşkanlığına 12 Mart akşamı yapılan toplantıdan okul tatillerinden spor karşılaşmalarına, seyahat kısıtlamalarına dek bir dizi gerekli önlem kararı çıktı. Geç çıktı, ama çıktı. Hâlâ eleştirilecek uygulamalar var ama sorumlu davranıp