Türkiye-İsrail ilişkilerinin yakın geçmişine baktığımızda, iki ülke arasında, tarafların ilişkileri iyi yönetememesinden kaynaklanan gereksiz bir dizi gerginliğin yaşandığını görüyoruz.İki ülke ilişkileri, 30 Ocak 2009 tarihinde, zamanın İsrail Devlet Başkanı Şimon Peres ile dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan arasında yaşanan “one minute” tartışmasından sonra hızla zemin kaybetmeye başladı.O tarihlerde, İsrail’de, Türkiye Cumhuriyeti’nin Büyükelçisi olarak görev yapmaktaydım
30 Ekim öğleden sonra İzmir’in Seferihisar ilçesi açıklarında, Ege Denizinde meydana gelen 6,9 Richter şiddetindeki deprem 37 kişinin ölümüne 885 kişinin yaralanmasına neden oldu. (*) Deprem Türkiye’ye 2 km uzaklıkta bulunan Yunanistan’ın Samos Adasında da 2 kişinin ölümüne neden oldu.Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) verilerine göre Türkiye’deki can kayıplarının neredeyse tamamı İzmir içinde
10 Mart 1984’te Şam havaalanına inen uçak Moskova’dan çok önemli bir konuğu getiriyordu: Sovyetler Birliği Komünist Partisi Politbüro üyesi ve Ortadoğu uzmanı Haydar Aliyev, üç gün boyunca Hafız Esad’ın siyasi ve askerî ekibine “ABD ve İsrail” eksenine ve “emperyalist baskıya” karşı arkalarında olduğu mesajını verecekti. Sonrasında köprülerin altından çok sular aktı. Sovyetler Birliği dağıldı. On
An itibariyle Türk dış politikası oldukça üzücü bir manzara sergiliyor. Suriye, İsrail, Libya ve Mısır’da Büyükelçimiz yok. Lübnan, BAE ve Suudi Arabistan’da Büyükelçimiz var ama yok. AB ile ilişkilerimizde belirgin bir durgunluk yaşıyoruz. Yunanistan, Fransa ve Almanya ile ilişkilerimiz gergin. ABD ile ilişkilerimizde ciddi sorunlar var. Bu bir yalnızlık tablosudur.Çok değil, bundan birkaç yıl önce,
Türkiye ile Yunanistan arasında savaş çıkmayacağı işin yatıştırılacağı zaten öteden beri belliydi. Hayır, Avrupa Birliği (AB) Türkiye’ye sert uyarıda bulunup yaptırım tehdidinde bulunduğu için değil. Çünkü birincisi, AB Türkiye üzerinde siyasi yaptırım gücünü (Kıbrıs sorunu nedeniyle) kaybedeli çok oldu. Oysa, yöntem hoşunuza gitsin gitmesin Türkiye’nin elinde Avrupa siyasetini etkileyen bir göç kartı var. İkincisi, Türkiye
Hayır, Doğu Akdeniz değil. Akdeniz’in en uzun sahil şeridine ve Karadeniz’e dolayısıyla Rusya ve Kuzey coğrafyasına açılan kapılarını elinde tutan Türkiye, Doğu Akdeniz’in asli aktörüdür. Muadil aktörü Yunanistan değil, Kızıldeniz ve Hint Okyanusuna açılan kapıyı elinde tutan Mısır’dır. Libya’da tarihi rakibi İtalya’yı (Türkiye ve Katar sayesinde) alt edemeyen, Lübnan’da kurduğu 1930’lar modeli tasarım, son patlamayla
Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta 4 Ağustos’taki patlama arkasında İsrail ajanları olduğundan Çin ajanları olduğuna, orada Hizbullah silahları saklandığından, yangının bir roket atışıyla başladığına dair pek çok haber, pek çok da komplo teorisi okudunuz bugüne dek. Bir de buradan okuyun istedim Beyrut’ta olanları.Beyrut’taki Türkiye Büyükelçisi Hakan Çakıl o gün saat 18.00 gibi yüksek bir apartmanın üst katlarındaki
“Diyelim ki yeniden başbakan oldunuz” diye sordum; “önceliğiniz ne olacak?” Dışarıda basık bir hava var, şimşekler çakıyor, birazdan fırtına başlayacak. Parti Genel Merkezinin açılışına daha takriben bir ay var, Ankara Beysukent’te çalışmalarını yürüttüğü bahçe içinde üç katlı bir evdeki kabul odasında konuşuyoruz. Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, bir an düşünüp “Düşünce özgürlüğü” dedi. “Neden?”
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron 20 Mayıs’ta ABD Başkanı Donald Trump’la bir Covid-19 salgını, bir de Libya konusunu görüştü. Macron, Libya’da “artan dış müdahaleden” çok endişeliydi. Macron’un demek istediği, ABD’nin Türkiye’yi Libya hükümetine askeri destek vermekten vazgeçirmesiydi. Çünkü Türk askeri danışmanları ve insansız hava araçları sayesinde iki gün önce, 18 Mayıs’ta Libya hükümet güçleri isyancı Hafter
Ankara’da diyoruz alışkanlıkla ama Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan iki aydan fazla zamandır İstanbul’da. Koronavirüs Covid-19 salgınına karşı önlemlerin konuşulduğu 18 Mart Çankaya Köşkü toplantısından bu yana Türkiye’yi İstanbul’dan yönetiyor. Tarabya’daki Huber Köşkü hastalığa karşı daha korunaklı sayılıyor. Dijital teknolojinin yardımıyla, asgari kadroyla yapıyor bunu; Ankara’da Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay kaleyi tutuyor. Cumhurbaşkanı İstanbul’da ama başkent Ankara









