Nuri Çolakoğlu Günlerdir, haftalardır televizyonlardaki haberleri, tartışmaları izliyorum, gazeteleri, internetteki yorumları takip ediyorum. Tabii hep konumuz İdlib. Ama bu sorunu anlamaya, denklemi çözmeye çalışırken en önemli noktanın hep gözden kaçırıldığını görüyorum. Hem de bu 200 yıllık bir sevda. Biraz daha açık anlatayım. Doğu Avrupa steplerinde küçük bir beylikten, Moskova Knezliği’nden doğup büyüyen Rusya’nın 200 yıldır
Murat Yetkin Türk F-16’larının Suriye topraklarında iki Suriye Su-24 jetini düşürmesiyle bölgedeki gerilim daha da tırmanırken ABD Başkanı Donald Trump, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 5 Mart’ta Moskova’da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le görüşmesi öncesinde yönetimin kilit bir ismini Türkiye’ye gönderiyor. Diplomatik kaynakların YetkinReport’a verdiği bilgiye göre, ABD’nin Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Kelly Craft’ın 2 Mart’ta Türkiye’de
Soli Özel Bir insanlık utancı olan mülteciler konusunu unutmadan, Suriye’deki baş döndürücü son gelişmeleri tahlil edelim. Suriye krizi, Türkiye’deki manik-depresif sendromları patlatacak bir kapasiteye sahip olduğunu daha önce de göstermişti. Ancak son dört günün gelişmeleri bu konuda tüm kriterleri alt üst etti. 27 Şubat akşamı yüksek sayıda askerin şehit olduğu ya da ağır yaralandığı, Rusya’nın
Yukarıdaki fotoğraf 15 Şubat’ta Münih Güvenlik Konferansının yapıldığı Bayerische Hof Otelinin toplantı salonlarından birinde çekildi. Yalnızca bu fotoğraf bile Türkiye’nin Suriye politikasında sarkacın artık Rusya değil ABD tarafında olduğunu gösteriyor. Nasıl mı? Fotoğraf, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun ABD’li Senatörlerle yaptığı görüşme sırasında çekildi; sırtları kameraya dönük ama Çavuşoğlu’nun tam karşısındaki isim, ABD Başkanı Donald Trump
Milli Savunma Bakanlığı’nın (MSB) 3 Şubat sabahı 4 askerin İdlib yakınlarında Suriye rejimi yanlısı güçlerin saldırısı sonu şehit edildiğini, 9 askerin de yaralandığını açıklaması ardından ayrıntılar gelmeye başladı. Bakanlık öğle saatlerinde şehit sayısının 6’ya yükseldiğini duyurdu; Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ise akşam saatlerinde 8’e. (*) Saldırı, 2 Şubat’ı 3 Şubat’a bağlayan gece İdlib’i Halep’e bağlayan M5
Türkiye ve Rusya’nın 8 Ocak’ta yaptığı, 12 Ocak’ta ateşkes çağrısına son olarak Libya’nın Doğu ve batı komşuları Mısır ve Cezayir’in de destek vermesiyle Doğu Akdeniz’de savaş ihtimali yerini yerini Almanya’da yapılacak barış görüşmelerine bırakıyor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın riskli asker gönderme tehdidinin taşları yerinden oynatarak uzlaşma sonucu çıkmasında önemli payı olduğu görülürken Libya sahasında kazananlar ve
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in 8 Ocak’ta İstanbul’daki görüşmelerinin ardından ortak ateşkes çağrısı yapacakları, doğrusu pek az kişi tarafından tahmin edilebilirdi. Dışişleri Bakanları Mevlüt Çavuşoğlu ve Sergei Lavrov tarafından verilen ilk havadisi yazılı açıklama izledi. İki lider “arabulucu” sıfatıyla Libya’nın meşru hükümetinin başındaki Feyiz Serrac ile isyancıların başındaki Halife Haftar’ı 12
Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Aleksei Erkhov, Kanal İstanbul projesinin Karadeniz’deki hukuk rejimini belirleyen Montreux (Montrö) anlaşmasını değiştirmeyeceğini, değiştirmediği müddetçe de Türkiye’nin meselesi olduğunu söyledi. YetkinReport’un sorularını yanıtlayan Erkhov, Kanal İstanbul’un İstanbul Boğazındaki trafiği değiştirebileceğini, ancak Çanakkale trafiğini değiştirmeyeceği için, fazla bir farklılığa yol açmayacağını öne sürdü. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Kanal İstanbul’u savunurken Montrö’yü eleştirmiş, Boğaz geçişlerinden
Batı Savunma ittifakı NATO’nun 70 yılını geride bırakacağı 3-4 Aralık Londra Zirvesi, Batı ile ilişkilerde ciddi bir dayanıklılık testine daha sahne olacak. Gerilimin odağında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron arasındaki söz düellosu var. Erdoğan, Macron’u Suriye’deki YPG/PKK varlığını meşru göstererek “terörizme destek olmakla”, Macron da Erdoğan’ı terörle mücadele gerekçesiyle Suriye’deki askeri varlığını