Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın sözcüsü İbrahim Kalın 13 Nisan’da Twitter üzerinden birbiri ardına iki yayın yaptı. Bu yayınların en önemli kısmı Türkiye’nin de “Yeni bir soğuk savaş dönemine girdik” saptaması yapmasıdır. Bu saptamaya bağlı olarak “bölgesel ittifaklar” dahil, “yeni dengeler kurulacak” saptaması da önemlidir, birazdan yakından bakacağız. Ancak bu açıklamayla Türkiye’nin -güvenlik ve savunma boyutu dahil-
Rusya, Ukrayna’yı istila ederek küresel düzlemde ciddi bir sarsıntıya yol açtı. Bundan sonra, siyasi ve ekonomik anlamda hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Başka bir ifadeyle, Ukrayna krizi, uluslararası ilişkiler tarihinde bir milat teşkil edecek. Aslında, Doğu-Batı ekseninde bir süre önce başlamış olan yeni nesil soğuk savaşın, Rusya’nın Ukrayna saldırısı ile mahiyet değiştirerek ve şiddetlenerek devam
2008 küresel krizinin ve 2015 göçmen krizinin tetiklediği dinamikler, Soğuk Savaş sonrası kurallara ve piyasa ekonomilerine bağlı liberal demokratik küresel düzenin geleceği için soru işaretlerine yol açtı. Popülizm, korumacılık, otokrasileri yatıştırma politikaları, dış politikada perakendeci yaklaşım öne çıktı. ABD’de küresel sorunlara ve kurumlara duyarsızlık, Avrupa Birliğinde (AB) entegrasyonla ilgili kurumsal sorunlar ve yumuşak güçte aşınma
Ukrayna krizi, anlaşmazlıklarda silaha başvurulmasına küresel plânda ciddi bir tepki olduğunu gösterdi. Hatta, sıcak çatışmanın tarafı olan ülkelerde dahi halk silah kullanılmasına şiddetli tepki veriyor. Örneğin, Rusya halkının sadece yüzde 12’si Ukrayna’ya yönelik askeri harekâtı destekliyor. Ukrayna’daki Rus askerlerinin silah kullanmaktan çekindikleri söyleniyor. Moskova’da savaş karşıtı yaygın sokak gösterileri devam ediyor. Yani, Rusya halkının büyük
Yakın geleceğimizin nasıl şekilleneceğini belirleyecek dört küresel oyuncu var: ABD, Avrupa Birliği (AB), Çin ve Rusya. “Mahşerin dört atlısı” olarak adlandırdığım bu oyuncular arasındaki ilişkiler, önümüzdeki dönemde dünya düzeninin alacağı şekil bakımından büyük önem taşıyor. Bugün için gelişmeler sürecin çok kutuplu bir dünya düzenine doğru evrilmekte olduğunu gösteriyor. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in 4 Şubat’ta
Fatih Ceylan (*) Hasan Göğüş (*) Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 17 Ocak’taki Arnavutluk seyahatinden dönüşünde Rusya’nın Ukrayna’yı işgal edeceğine dair yaklaşımları “gerçekçi bulmadığını söyledi. Bu ifadeyi Kırım’ın ilhakını “Rusya Ukrayna’ya çöktü” diyerek tanımlamasıyla aynı yanıt içinde kullandı. Rusya’nın işgale kalkışması için “dünyadaki durumu ve kendi durumunu gözden geçirmesi gerekir” dedi. Bununla Türkiye’nin Ukrayna konusunda NATO kararlarıyla
Kıbrıs meselesi ve Türkiye-Avrupa Birliği ilişkileri başladıkları yıllar itibariyle paralel bir biçimde sürdü ve sonuçta iç içe girift bir hale gelerek bugüne kadar birbirlerini etkiledi. Aslında yarım asrı geçen bu iki konu bir bakıma doğal bir şekilde çözüme doğru gitmektedir. Yıllar boyunca Türkiye AB’ye üye olmak yolundaki gayretlerini sürdürdü ancak karşılıklı hatalar ve başka birçok
- 1
- 2