Gazeteci-Yazar
Zamanında ünlü bilim insanı Albert Einstein aynı şeyleri tekrarlayıp farklı sonuçlar beklemeye “insanity-cinnet” demiş; en hafifinden “saçmalamak” olarak geçiyor sözlüklerde. CHP’nin açmazını ise bunun bir adım ötesine götürebiliriz: Aynı kişilerle aynı şeyleri tekrarlayıp farklı sonuçlar beklemek olarak tanımlayabiliriz. Bakın, CHP’nin 6 Haziran’da yapılan MYK toplantısında Kemal Kılıçdaroğlu’nun başta kalıp kalmayacağını belirleyecek kurultayın sonbaharda yapılması hedefi
Hakan Fidan 5 Haziran’da Dışişleri Bakanlığını “Bilkent Üniversitesinden sıra arkadaşı” Mevlüt Çavuşoğlu’dan devraldı. Milli İstihbarat Teşkilatını (MİT) 13 yıl yönettikten sonra aslında son 20 yıldır bir şekilde içinde olduğu Türk dış politikasının başına geçti. İstihbarat ve diplomasi dünyası çoğu zaman iç içedir. Richard Moore’un İngiltere’nin Ankara Büyükelçiliği görevinden sonra -aslında gençlik yıllarından beri parçası olduğu-
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 3 Haziran’da önce TBMM’de yemin ederek üçüncü cumhurbaşkanlığı dönemine başladı. Sonra yağmur altında Anıtkabir’de Mustafa Kemal Atatürk’ün mozolesine çiçek koydu, sonra da Beştepe’de gösterişli bir törenin ardından, ilerleyen saatlerde yeni kabine üyelerini. Cumhurbaşkanlığı tören kapısının “Destur” nidası ve Mehter Marşıyla açılan kapısından Emine Erdoğan’la çıkıp dünyanın dört bir yanından gelen konuklara
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 28’inci dönemi bugün açılıyor. CHP’nin zaten hasar görmüş TBMM Grubunun başında Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu bulunmuyor. Keza Millet İttifakı içindeki stratejik ortağı İYİ Parti lideri Meral Akşener de grubunun başında olamayacak. İYİ Parti 2018’deki milletvekili sayısında kaldı. CHP’nin net milletvekili sayısındaysa düşüş var. Zaten Kılıçdaroğlu CHP listesinden seçime giren DEVA, Gelecek,
14 Mayıs seçimleriyle kurulan yeni parlamento, 28 Mayıs’ta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yeniden seçilmesi ardından 2 Haziran’da açılıyor. 28’inci dönem TBMM, ilk kez o açıklıkla Turgut Özal tarafından dile getirilmiş olan “Türk-İslam sentezi” çizgisinde oluştu. Bununla birlikte AK Parti’yle CHP’ye iktidar ve muhalefet saflarında düşen başat rol değişmedi. Bu durum iyi değerlendirilirse Türkiye’nin önünü açıcı bir
Türk lirasının değeri 31 Mayıs sabahı ABD doları karşısında görülmemiş düzeye düştü; 1 dolar 20.66’dan başladı; bu yazıya başladığımda 20,69 olmuştu, bitirirken 20,68. Artışın daha da tırmanmaması için kamu rezervleri eritilirken Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ekonomide aydınlık günlerin yakın olduğunu tekrarlıyor. Ama gelin biz bu vahim tabloya değil, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yeni kabinesi üzerinde bir ihtimal
İngiliz The Daily Telegraph gazetesi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yeniden seçildiği haberini şu başlıkla verdi: “Erdoğan iktidarda kalınca Avrupa liderleri rahat bir nefes aldı.” Gazete “Kabul etmeyebilirler ama” diye izah etmiş, “Türkiye’nin AB’yle mesafeli durması kıtadaki liderleri daha memnun etti”. YetkinReport okurları bu gelişmeye hazırlıklı. Daha 4 Nisan’da “Size AB ve ABD seçimleri kimin kazanmasını ister?”
AK Parti lideri Recep Tayyip Erdoğan üçüncü defa cumhurbaşkanı seçildi. 28 Mayıs’ta seçimin ilk defa yapılan ikinci turunda Erdoğan oyların yüzde 52,14’ünü alırken, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu yüzde 47,84’te kaldı. Küsurat sonuçlar kesinleştikçe değişecektir ama Erdoğan kazandı. Erdoğan’ın üçüncü defa aday olmaması gerekiyordu; oldu. Devlet imkânlarını AK Parti seçim kampanyasında kullanmaması gerekiyordu; sonuna dek kullandı.
Seçim yasakları başladığı için doğrudan 28 Mayıs seçimine dair bir şey yazamıyoruz bugün. O nedenle, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ekonomiye dair son sözlerinden yola çıkıp seçim sonucuna göre ortaya çıkabilecek ekonomiye dair dış sermaye hesaplarını yazmak istedim. Özellikle de Erdoğan’ın son dönemde Merkez Bankası ve piyasayı biraz olsun rahatlattığını söyleyip -seçimi kazanırsa- bu nedenle “şükran
28 Mayıs Cumhurbaşkanlığı seçimine iki gün kala ilginç gelişmeler yaşanıyor. 24 ve 25 Mayıs günlerinde önce CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, sonra da AK Parti lideri ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ekranlardaydı. İlkinde 7 saat boyunca her türlü ters soru karşısında nezaketini bozmadan cevap veren bir lider izledik. İkincisinde ise verdiği yanıtlar bazen -sordukları soruya başka yanıt









