Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan geçtiğimiz hafta sembolik önemi kadar fiili önemi de bulunan bir dizi askeri-siyasi adım attı. Kurtuluş Savaşına atfen “Zafer Haftası” olarak bilinen haftayı kendi programına uyarlayarak aslında içeriden çok dışarıya, özellikle ABD, Avrupa Birliği ve Rusya’ya mesaj verdi. Ancak bu programın asıl önemi, Erdoğan’ın Türk Silahlı Kuvvetlerini yeniden yapılandırma siyasetinin parçası olmasıydı. Erdoğan’ın
Millî Savunma Bakanlığı 25 Ağustos akşam saatlerinde Afganistan’daki Türk Silahlı Kuvvetlerinin tahliyesine başlandığını açıkladı. Bu arada askeri uçaklarla sivillerin tahliyesi de yapılıyor. Cumhurbaşkanı Sözcüsü İbrahim Kalın da tahliyenin 24 ile 36 saat süreceğini söyledi. Böylelikle Taliban’ın ülkedeki bütün yabancı askeri güçlerin ayrılması için verdiği son tarih olan 31 Ağustos tarihine dek Türkiye’nin Afganistan’da NATO çerçevesinde
ABD, Afganistan’da 20 yıl süren askeri varlığına son verirken, Türkiye’nin Afganistan nöbetine devam etmesini istiyor. Aslında diğer ülkeler de çekilirken Türkiye’nin, Afganistan’ın başkentindeki Hamid Karzai havaalanının yönetim sorumluluğunu artırarak sürdürmesini teklif ediyor.Yaklaşık bir ay önce, 14 Haziran’da yapılan NATO zirve toplantısı sırasında gerçekleşen ilk -ve şu ana dek tek- yüz yüze görüşmede, ABD Başkanı Joe
Bu yıl 21’incisi yapılan NATO’nun Deniz Meltemi tatbikatı, Karadeniz’de devam ediyor. Şimdiye dek yapılanların en kapsamlısı, 28 Haziran’da başladı, 23 Temmuz’da bitecek. Türkiye dahil 30 NATO ülkesinin yanı sıra Ukrayna katılıyor ama NATO üyesi olmayan Ukrayna, bu yıl ABD ile birlikte Deniz Melteminin ev sahibi görünüyor. Bu da Ukrayna’nın Kırım bölgesini 2014’te işgal edip topraklarına
Doğa boşluk kaldırmaz. Amerika’nın hataları yüzünden bir alternatif arayanlar aradıklarını Rusya ve Çin’de bulmaya başlamış olabilirler. Onlar da avcılar gibi çok da iyi fırsat kolluyorlar. 2008 yılından beri Rusya Federasyonu’nun Güvenlik Konseyi Sekreteri olan Nikolai Patrushev, küresel karışıklık ve güvenlik sorunlarının çözümünün Rusya olduğuna sizi ikna edebilir. Geçen hafta katıldığı Şanghay İşbirliği Örgütü Organizasyonu’nda, “Mevcut
Rusya’da komünist yönetim yıkılmadan önce Moskova’da diplomat olarak görev yaptım. O dönemde, Sovyet yetkilileri ile masaya oturan herkesin bildiği bir kural vardı. Bu da Sovyet tarafının, daima; “Bizim olan her şey bizimdir. Sizin olanlar ise müzakereye tâbidir” anlayışıyla hareket edeceğini bilerek tutum almak gerekliliğiydi.İronik bir şekilde, Biden-Erdoğan görüşmesinde, ABD tarafı, yukarıda belirttiğim Sovyet müzakere anlayışla
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan için 14 Haziran NATO zirvesinin en önemli anlamı ABD Başkanı Joe Biden ile görüşmesiydi. Biden zaten 23 Nisan’da -beş ay beklettikten sonra- Erdoğan’a 24 Nisan’ı Ermeni Soykırımı anma günü olarak tanıyacağını söylemek için açtığı telefona “NATO’da yüz yüze görüşürüz” diye açmıştı. Böylelikle Erdoğan’ın bu görüşmeye bütün kilitleri açacak bir anahtar olarak bakmasını
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Joe Biden arasındaki günlerdir beklenen görüşme, bugün Brüksel’de gerçekleşti. NATO zirvesinde bir araya gelen iki liderin 48 dakikalık görüşmesinin ardından heyetler arası toplantıya geçildi. Afganistan ve Kabil havalimanı Toplantı ve zirve sonrasında basın toplantısında konuşan Erdoğan, Türkiye’nin Afganistan konusunda rol oynayıp oynamayacağı konusundaki soruya şu yanıtı verdi. “Afganistan
Türkiye’nin siyasi ve ekonomik gündemi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ABD Başkanı Joe Biden ile 14 Haziran’daki NATO zirvesi çerçevesinde yapacağı görüşmeye kilitlenmiş durumda. Bu görüşme sadece son yıllarda ciddi krizlerle sınanan Türkiye-ABD ilişkilerinin geleceği açısından önemli olmakla kalmıyor. Nitekim, Erdoğan’ın 13-14 Haziran Brüksel seferinde NATO zirvesi ve Biden görüşmesi dışında önemli ikili temasları da var. Almanya