Son üç günde Türkiye-ABD ilişkilerine dair üç önemli gelişme kaydedildi. Bu gelişmeler, sadece Türkiye-ABD ilişkilerini değil, bölgesel ve küresel siyasi dengeleri de ilgilendiriyor. Gelişmeler Türkiye’nin üzerindeki uluslararası ilişkiler yükünü bir nebze rahatlatsa da Türkiye-ABD ilişkilerindeki asıl sorun olan S400 gerilimine nasıl etki edeceği henüz açık değil.Gelişmelerin sonuncusundan başlayalım. 1- ABD gemilerinin Karadeniz’e geçişi iptal edildi
Geçen yıldan miras kalan gerilimler 2021 yılının başından bu yana baş döndürücü bir tempoda artma eğilimine girdi. Neredeyse kıtalararası bir çehreye büründü, bir ateş çemberi halini almaya başladı. Esasında gerilim eğrisinin yükseleceğini öngörmek için kâhin olmaya gerek yoktu. Trump yönetimince 2017’den bu yana açıklanan güvenlik ve askeri stratejilere bakıldığında ABD için Rusya ve Çin’in stratejik
Uzun süredir beklenen buluşma nihayet gerçekleşti. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken arasında 24 Mart’ta NATO toplantısı vesilesiyle yapılan görüşmeyi kastediyorum. Bu buluşma yeni ABD yönetimi ile ülkemizin ilk üst düzey yüz yüze temasını oluşturuyor. Bütün ayrıntılar gelmese de Rusya’dan alınan S-400 savunma sistemi ve İstanbul Sözleşmesinden çekilme kararımız gündeme geldiği
24 Mart Kongresi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 2001’de AK Parti’nin kuruluşundan bu yana katıldığı en zor kongresi. Sadece Kongreye birkaç gün kala -çok şey beklenen Merkez Bankası Başkanını görevden alarak mali yapının bir darbe daha almasına neden olduğu için değil. İstanbul Sözleşmesini iptal ederek AK Partili kadınların bir kısmını dahi kendisinden soğuttuğu için de değil. Sadece
ABD’nin Ankara Büyükelçisi David Satterfield, Türkiye’nin S-400 füzeleri satın almasıyla başlayan krizin sona ermesi için Türkiye’nin Rus hava savunma sistemlerinden vazgeaçmesi gerektiğini söyledi. Gazete Duvar‘ın haberine göre 19 Mart günü İstanbul’da bir grup gazeteciyle bir araya gelen Satterfield, “Bu yaklaşım kişisel değil. Tamamen yasal gereklilik” dedi. İki NATO üyesinin “görüş birliği içinde olduğu konuların ayrılıklardan fazla
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın hem sözcüsü hem de Güvenlik ve Dış Politikalar Başdanışmanı İbrahim Kalın’ın 8 Mart’ta Bloomberg ekonomi kanalında yayınlanan mülakatı dış politikada revizyon işaretleri verdi. Bu revizyonun Joe Biden döneminde ABD ile ilişkileri yeni bir raya oturtma odaklı olduğu anlaşılıyor. Kalın’ın S-400 füzelerinden Ortadoğu ülkeleriyle ilişkilerin düzeltilmesine dek söylediklerini bu çerçevede değerlendirmek mümkün.Kalın’ın söylediklerinde
Aslına bakarsanız Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından 2 Mart’ta İnsan Hakları Eylem Planı adı altında ilan edilen metin, Yargıda İdari Reform planı adı altında duyurulsa bir anlam taşıyacaktı. Zaten Adalet Bakanı Gül, planın “Benim için en önemlisi hukuk güvenliği” diyerek paketin gerçek hedefini açıkladı; hukuk güvenliğini sağlayıp sağlayamayacağı ayrı tartışma konusu. Ama Erdoğan bu düzenlemeleri “Yargıda
İngiltere eski Ankara Büyükelçisi Peter Westmacott, Dışişleri ve İngiliz Milletler Topluluğu Ofisi’ndeki kariyeri sürecince edindiği deneyimleri ve tanıklık ettiği olayları daha geniş kitlelerle paylaşmaya karar vermiş. “They Call It Diplomacy: 40 Years of Representing Britain Abroad – Buna Diplomasi Derler: Britanya’yı Temsil Ettiğim 40 yıl” isimli kitabı, anlık iletişimin diplomatik teamülleri zoraki dönüştürdüğü teknoloji çağında,
“Türkiye, 21. yüzyılda dış politikasına anlaşılabilirlik kazandırmak istiyorsa, dünyada Trump’tan sonra belirtileri başlayan barış, işbirliği ve dayanışma eğilimleri yönünde erişilebilir bir vizyon açıklamalı ve bu vizyon ışığında uzun vadeli stratejik hedeflerinin neler olduğunu açık seçik ilan etmelidir.“ Kopuş Son bir iki aydan beri insanlık ABD’nin eski Başkanı Donald Trump’ın dört yıllık görev süresince kendi ülkesinde
17-18 Şubat 2021’de yapılan NATO Savunma Bakanları toplantısının ana gündem maddelerinden biri Irak’taki NATO mevcudiyetinin geleceğiydi. Savunma bakanları halen 500 askeri personelden oluşan NATO varlığını yaklaşık 4000 personele yükseltme kararı aldı. NATO’nun “Irak macerası” 1990 Ağustos ayında Saddam Hüseyin’in Kuveyt’i işgali üzerine başladı. İşgal ertesinde zamanın ABD Başkanı George H. W. Bush çok geniş çaplı