Gazeteci-Yazar
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu 19 Nisan akşamı Twitter hesabından tek sözcükle “Alevi” başlığıyla bir video yayınladı. Bu yazı yazıldığı sırada videonun yayını üzerinden 18 saat geçmişti ve 57 milyondan fazla izlenmişti. 17 Nisan’da da “Kürtler” başlığıyla bir video yayınlamıştı. Türkiye’deki iki örtülü ayrımcılığı ele alıyor, adeta düşük dozda putları kırma hamleleri yapıyordu. Kılıçdaroğlu “Kürtler” videosunda
27 gün sonra sandığa gidiyoruz. Seçim ittifakları arasındaki mücadele de ittifaklar bünyesindeki hareketlenme de artıyor. İttifakların bünyesindeki partiler de birbirlerine karşı son manevralarına başladı, ince hesaplar yapılıyor. Manevralara gelmeden ve hazır hesaplardan söz açmışken MHP lideri Devlet Bahçeli’nin son hesabından söz etmemek olmaz. Hatırlayanlar olacaktır, Bahçeli 2009’da MHP’nin 40’ıncı yılında iktidar formülünü şöyle açıklamıştı: •
İlginç bir Meclis olacak 14 Mayıs seçimiyle kurulacak olan 28’inci dönem Meclisi. Örneğin İttihat ve Terakkici Cemal Paşa’nın torunu Hasan Cemal, AK Parti-MHP iktidarının kapatmak istediği Kürt sorunu odaklı HDP’nin almak zorunda kaldığı yeni ismi Yeşil Sol Parti (YSP) İstanbul Milletvekili olarak TBMM’nin açılışını yapacak; en yaşlı üye sıfatıyla, Mustafa Kemal Atatürk’ün getirdiği Cumhuriyet geleneğini
Türkiye’nin seçim atmosferine girdiği ve AK Parti hükümetinin ekonomik krizle başa çıkamayacağının anlaşıldığı 2022’de özellikle Batı medyası kaynaklı bir söylem yayıldı: “Erdoğan’ı bir ekonomik kriz iktidara getirdi, bir diğer ekonomik kriz götürebilir”. Böylelikle 2000-2001 mali krizinin Ecevit-Bahçeli-Yılmaz koalisyonunu çökertmesi ve 2002’de -şimdi Cumhurbaşkanı- Tayyip Erdoğan’ın daha 2001’de kurduğu AK Parti’yi tek başına iktidara taşıdığı tezi
Eriyen orta sınıf sorun ve soruları demem gerekirdi. Geçenlerde otomotiv sektöründen yetkililerle konuşuyordum. Ürün çeşitlerini yeniden düzenliyorlarmış; artık ya asgari güvenlik gereklerini karşılayan “fakirleşen” orta sınıf için ya da AK Parti nimetleriyle sınıf atlayıp zenginleşenler için lüks üretim yapmaya karar vermişler. Hani her fırsatta “göster telefonunu” diye çemkiren AK trollerin “bak, geçim sıkıntısı yok” diye
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Cumhur İttifakındaki yeni ortakları her gün hukuk, demokrasi, akıl ve vicdana uymayan yeni bir icat çıkarıyorlar. Eskiden de böyleydiler belki ama Cumhurbaşkanımız onları gözümüze sokana kadar görmüyorduk; ne olduklarını şimdi daha iyi görüyoruz. Demokrasi ve hukuka bakışlarındaki arıza kendini en çok kadın hakları ve kadın-erkek eşitliğine bakışlarında gösteriyor. Ama sadece o değil.
Rüzgârın Kemal Kılıçdaroğlu’na dönmeye başladığını sadece anket ortalamalarına bakarak söylemiyorum. Sadece şehir mitinglerinde mitinglerde Kılıçdaroğlu’na ve kazanırsa cumhurbaşkanı yardımcısı olacak Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’a gösterilen ilgiye bakarak da söylemiyorum. 11 Nisan’da Çanakkale’deki yağmura rağmen kitlenin dağılmayıp şemsiyelerini açarak beklemesi önemliydi. Rüzgârın Kılıçdaroğlu’na dönmeye başladığı kanısına bir dayanağım da Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın son dönemdeki performansı.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin Millet İttifakı partileriyle “birleşik aday listesiyle” boğuştuğu günlerde Ekrem İmamoğlu sahayı boş bırakmadı; Isparta ve Amasya’daki mitinglerindeki kitleyi coşturmasını bildi. Mansur Yavaş da sahaya iniyor; 10 Nisan akşamı Sözcü TV’de bu süre içinde Ankara Büyükşehir Belediyesinden maaş almayacağını da duyurdu. Bugün, 11 Nisan, İmamoğlu ve Yavaş, Çanakkale’de Kılıçdaroğlu ile birlikte çıktılar halkın
Partilerin YSK’ya teslim ettiği milletvekili aday listelerinde ilk göze çarpan bir ortak özellik var. O da listelere son şeklini veren parti liderlerinin ideolojik tercihlerden ve duygusallıktan uzak, reel politika ve stratejinin gereklerine göre davranmaya çalıştıkları. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun geniş cephe siyasetinde ideolojiyi değil politikayı esas aldığını, politikanın gereği olan iktidar hedefi için ideolojinin ikinci









