6 Ekim’de yayımlanan Dışişleri Bakanlığı Büyükelçiler Kararnamesine göre İsrail-Türkiye arasında yürütülen normalleşme sürecinin devamı olarak Türkiye’nin eski Kudüs Başkonsolosu Şakir Torunlar, yeni Tel Aviv Büyükelçisi olarak atandı. Londra, AB ve NATO daimi temsilciliğinin de içinde bulunduğu 41 kritik büyükelçilik görevinde değişiklik öngören kararnameye göre Türkiye Barolar Birliği eski başkanı Metin Feyzioğlu da siyasi atama olarak
Ana Muhalefet Partisi lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun geçen hafta sosyal medyada yaptığı bir paylaşımda Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın tercümanı için sarfettiği “hanım kızımız” ifadelerinin, birkaç gündür televizyon kanallarında ülkenin başka sorunu yokmuş gibi saatlerce nasıl tartışma konusu yapıldığını hayretle izliyoruz. Bu tartışmalar sadece iç politikayla da sınırlı kalmıyor. Erdoğan-Biden görüşmesinde hizmetlerinden yararlanılan tercümana odaklanılarak dış politika uygulamalarına
1960’lı yıllarda Dışişleri meslek memuru olmaya hak kazanan bir gencimiz geçirdiği zorlu giriş sınavlarından sonra aday meslek memuru olarak Bakanlık kapısından içeri adımını attığı andan itibaren kendini karışık duygular içinde bulurdu. Bu duyguları ona hissettiren şey intisap ettiği mesleğin kurumsal kimliği ve tarihimizde taşıdığı ağırlıktı. Birbirini tamamlayan bu her iki özelliği bu mesleğe, Ali Paşa
Fatura derken mali faturası değil kast ettiğim. “İtibardan tasarruf olmaz” demagojisiyle şatafata saçılan milyonların faturası elbette bize çıkacak. İngiltere Başbakanı Boris Johnson ABD Başkanı Joe Biden ile görüşmeye ABD’den askeri nakliye uçaklarıyla getirttiği Alman malı özel limuzinlerle gitmedi, metroyla gitti. Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ise Türkiye’ye dönüşünde, daha önce hiçbir ABD Başkanından Biden’den gördüğü muameleyi
“Kâğıttan kaplan” bir Çin deyimi. Yüksek perdeden tehdit eden, esip gürleyen ama devamını getirmeyen, getiremeyen kişi ya da kurumlar için kullanılıyor. Deyimi dünya siyasetine dahil eden kişi Çinli komünist lider Mao Zedung. Mao, bu sözü, Çin’i sürekli tehdit eden ABD’ye karşı kullanmış ve gerçekten de Çin konusunda ABD’nin “kâğıttan kaplan” olduğu büyük ölçüde anlaşılmıştı.Nereden mi
Avusturya Şansölyesi Sebastian Kurz, 25 Temmuz’da Alman gazetesi Bild’e Afganistan kaçanların sığınması için Avrupa Birliği ülkelerindense Türkiye gibi “komşu” ülkelere gitmesi gerektiğini söyledi. Utanç verici bir beyan. Eminim Almanya’dan İsveç’e dek AB üyesi ülkelerdeki aşırı sağcı, ırkçı partilerin doğal lideri takdirini kazanmıştır Türkiye’yi AB’nin mülteci bekçisi yerine koyan bu çıkışıyla, ama utanç verici.Okuduğumda Nazizmin köklerinin
Aslında hükümetin sessizce sona eren Müslüman Kardeşler odaklı Orta Doğu-Kuzey Afrika siyasetini, Mısır, Libya ve sıradaki İsrail odaklı yazmayı planlıyordum. Onu sonraya bırakalım, acelesi yok, hükümetin de önünde alacak daha çok viraj var. Ama Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun 6 Mayıs’ta Berlin’de Almanya Dışişleri bakanı Heiko Maas ile ortak basın toplantısında “Turistin görebileceği herkesi mayıs sonuna
Nisan ayı enflasyon oranı bir önceki aya göre yüzde 1,68 artarak yüzde 17,14’ü buldu. Yurt içi üretici fiyatlarının bir yıl önce aynı aya göre %35,17 artması, ekonomistler tarafından artışın süreceği şeklinde yorumlandı. Enflasyon, şimdiden Mayıs 2019 sonrasındaki 23 ayın en yüksek. Ekonomist Uğur Gürses, rakamların açıklanmasının ardından enflasyon hedefini sorguladı. Gürses, Twitter hesabından “Ara malı
Avrupa Birliği liderleri adına Konsey Başkanı Charles Michel’in 25 Mart’taki beyanından yaptırım çıkmaması, nedense Ankara’yı pek memnun etti. Dışişleri Bakanlığı AB açıklamasını olumlu buldu. Ardından ABD Başkanı Joe Biden’ın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a iklim zirvesi daveti geldi. Gerçi özellikle Biden, Yunanistan Başbakanı Kriyakos Miçotakis’i Yunanların Türklerden bağımsızlıklarını almasının 200’üncü yılını kutlama telefonundan sonra Erdoğan’ı da arayabilirdi.