Avrupa Birliği’nin mart zirvesinde belirtildiği gibi, 24 Haziran günü yapılan zirvesinde Türkiye-AB ilişkileri tekrar masaya yatırıldı ama sonuçlara bakılırsa belki bir arpa boyu gittik. Bakış açılarının kolay değişmediğini biliyoruz ama dünya bir yandan hızla dönerken hükümetler birçok alanda olduğu gibi bu konuda da geride kalıyorlar. Zirvede Doğu Akdeniz’deki gerilimin azalmasından duyulan memnuniyet ifade edilirken bunun
Aslında şunu söylemek daha doğru: Kıbrıs görüşmelerinden Avrupa Birliğinin hayalini kurduğu bir sonuç beklemeyin.O tren Kıbrıs Rum topumu 24 Nisan 2004’teki halkoylamasında o zamanki BM Genel Sekreteri Kofi Annan tarafından sunulan “yeniden birleşme” planına “hayır” dediğinde kaçtı. Dahası Türkiye’ye verilen sözlerin tersine, ödül olarak AB üyesi yapıldı. Hem de Kıbrıslı Türkler istemediği halde onları da
Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ve Avrupa Birliği Konseyi Başkanı Charles Michel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı 6 Nisan’da Ankara’da ziyaret etti. AB Komisyon Başkanı Ursula von der Leyen’in mağduru olduğu protokol kazası ve sonrasındaki beyanatlar, Türkiye-AB ilişkilerine hakim olan havayı bir kere daha gözler önüne serdi. Aralarında birlik ve işbirliğinin sağlayacağı devasa
Kamuoyu Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında 9 Nisan’da yapılan telefon görüşmesini sadece Türk resmi kaynaklarından öğrenmiş olsaydık, İletişim Başkanlığının iki cümlelik açıklamasıyla yetinmiş olacaktık. Beştepe, iki liderin görüştükleri cümlesi dışında bir de “Türkiye-Rusya ilişkilerini geliştirecek hususlar ve bölgesel gelişmeler ele alındı” bilgisini veriyordu.İlk ayrıntılar önce Rusya’nın yarı-resmi haber ajansı olan
Önce 126 emekli büyükelçinin 1936 Montrö (Montreux) Boğazlar Sözleşmesinin iptali ihtimaline karşı çıkan -daha önce yayınlanmış- toplu açıklaması yeniden gündeme geldi. Sonda da 103 emekli amiralin bildirgesi. Emekli büyükelçilerin açıklamasına hükümet kanadından o kadar sert bir tepki gelmedi. Yalnızca son Montrö tartışmasının açılmasına -bir gazetecinin sorusu üzerine- vesile olan TBMM Başkanı Mustafa Şentop, onu demek
Avrupa Birliği liderleri adına Konsey Başkanı Charles Michel’in 25 Mart’taki beyanından yaptırım çıkmaması, nedense Ankara’yı pek memnun etti. Dışişleri Bakanlığı AB açıklamasını olumlu buldu. Ardından ABD Başkanı Joe Biden’ın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a iklim zirvesi daveti geldi. Gerçi özellikle Biden, Yunanistan Başbakanı Kriyakos Miçotakis’i Yunanların Türklerden bağımsızlıklarını almasının 200’üncü yılını kutlama telefonundan sonra Erdoğan’ı da arayabilirdi.
Avrupa Birliği liderler zirvesinin ardından açıklanan bildiride Türkiye ile ilgili iyimser fakat koşullu ifadelere yer verilmesi, Türk Dışişleri tarafından da temkinli bir dille karşılandı. Ancak AB’nin yayınladığı bildirinin Türkiye-AB ilişkilerinde bir yakınlaşmadan ziyade mevcut mesafenin teyidi olduğu yorumları da var. Nitekim, ana muhalefet partisi CHP’nin yaptığı değerlendirmede ise Türkiye’nin birlik tarafından halen bir “dış ilişkiler”
Türkiye-Mısır diyalogun yeniden başladığının ilk işaretini 3 Mart’ta Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu “Akdeniz’deki yetki sahalarının” görüşüldüğünü söyleyerek verdi. İki gün önce Mısır, Türkiye’nin BM’ye verdiği yetki sahası anlaşmasını dikkate alarak petrol ve gaz arama ruhsatları vermişti. Onu Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın 6 Mart’ta “Mısır ile faklı gelişmeler olabilir” beyanı izledi.Hatta İYİ Parti lideri Meral