Sadece elektriğe zam yaparken az tüketim hesabını elektrik şirketlerinin arzusu üzerine güya yanlış yapıp, tepkiler üzerine 150 kilovatsaat sınırını 210 kilovatsaate çıkarma dönüşünden söz etmiyorum. Erdoğan’dan İtiraflar derken daha sistemik yanlışlardan da söz edeceğim. Dökülüyor tel tel dökülmekte olan saptamasındaki iddianın hakkını vermek gerekiyor.Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 31 Ocak kabine toplantısı ardından itiraflar dizisi olarak da
Güncel siyaseti zaman zaman fotoğraflardan, video kayıtlarından okumaya gayret ediyorum. Beyan ve rakamların ötesinde gelişmelere daha nesnel bakmama imkân verdiğini düşünüyorum. Örneğin 29 Ocak’ta Adalet Bakanlığındaki devir teslim töreninde çekilen yukarıdaki fotoğrafın Ankara’da bir süredir yayılmaya başlayan “kaçan kurtuluyor” algısını güçlendirdiğine inanıyorum. Her algı gerçek olmayabilir ama algı bu ve siyaset de algılar üzerinden yürüyor.Belki
İktidar derken sadece 2002’den bu yana tek başına hükümet kuran AK Parti’yi kast etmiyorum elbette. Anayasa değişikliği için 2017 halkoylamasından itibaren Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın iktidarını fiilen MHP lideri Devlet Bahçeli’ye borçlu olduğu gibi bir gerçek var. Anayasa Mahkemesinden çıkması gün meselesi olan HDP’nin kapatılması davası da MHP’nin zorlamasıyla gündemde.Bunu söylerken AK Parti yönetimi ve Erdoğan’ın
AK Parti iktidara gelirken “3Y” ile, Yasaklar, Yoksulluk ve Yolsuzluk ile mücadele sözü verdi. İktidarının ilk yıllarında, Avrupa Birliği (AB) umutları adına bu alanlarda belli ilerleme sağlandı. AB umutları kararınca yolsuzlukla mücadele alanında ilk gedik ihale kanununda yapılan değişikliklerle açıldı. Bugün kamu ihalelerinin bir avuç şirkete verilmesinde dünya şampiyonu Türkiye. Bazı yasaklar kalkarken yerine yenileri
Emekli MİT yöneticisi Mehmet Eymür, T24’te Gökçer Tahincioğlu’na devletin derinliklerinde neler olduğunu anlatırken işkencenin sistematik bir sorgu yöntemi olarak kullanıldığını, kendisinin de işkence yapmış olduğunu söyledi. Bu aslında herkes tarafından bilinen acı gerçek. Ama Türkiye’de de dünyada da devlet görevlilere ara sıra çıkıp böyle samimi itirafta bulunca bu gerçekle bir daha yüzleşiyoruz. Türkiye İnsan Hakları
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 23 Ekim’de 10 batılı büyükelçiyi istenmeyen kişi (persona non grata) sayarak sınır dışı etmek için Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’na talimat verdiğini söylemesinin ciddi sonuçları olacağı görülüyor.Bunu anlamak için ne diplomasi ne de ekonomi dehası olmak gerekiyor. Erdoğan’ın Osman Kavala’nın serbest bırakılması için ortak açıklama yayınlayan ABD, Almanya, Fransa, Hollanda, İsveç, Norveç, Danimarka,
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan on batılı ülke büyükelçisinin istenmeyen kişi ilan edilip Türkiye’den gönderilmesi için Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’na talimat verdiğini söyledi. Erdoğan, büyükelçilerin Osman Kavala’nın serbest bırakılmasını istemesini Türkiye’nin iç işlerine müdahale sayan Erdoğan “Burası Türkiye, kabile devleti değil” dedi. Erdoğan’ın istenmeyen kişi ilan edilmesini istediği büyükelçiler listesinde ABD, Almanya, Fransa, Hollanda, Danimarka, İsveç, Norveç,
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 1 Ekim 2021’de TBMM’nin yeni yasama yılının açılışında yaptığı konuşmanın nispeten başlarında “Kürt sorunu denilen meseleden” söz edince zihnimde bir soru canlandı. Acaba ileride bir Meclis açılışında Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş (yeniden) yıllardır tutuldukları hapisten çıkıp, seçilip, TBMM üyesi olarak yemin ederler miydi?Hapis cezası almış olmaları sorun değildir; burası Türkiye. Erdoğan
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan geçtiğimiz hafta sembolik önemi kadar fiili önemi de bulunan bir dizi askeri-siyasi adım attı. Kurtuluş Savaşına atfen “Zafer Haftası” olarak bilinen haftayı kendi programına uyarlayarak aslında içeriden çok dışarıya, özellikle ABD, Avrupa Birliği ve Rusya’ya mesaj verdi. Ancak bu programın asıl önemi, Erdoğan’ın Türk Silahlı Kuvvetlerini yeniden yapılandırma siyasetinin parçası olmasıydı. Erdoğan’ın