İngiltere eski Ankara Büyükelçisi Peter Westmacott, Dışişleri ve İngiliz Milletler Topluluğu Ofisi’ndeki kariyeri sürecince edindiği deneyimleri ve tanıklık ettiği olayları daha geniş kitlelerle paylaşmaya karar vermiş. “They Call It Diplomacy: 40 Years of Representing Britain Abroad – Buna Diplomasi Derler: Britanya’yı Temsil Ettiğim 40 yıl” isimli kitabı, anlık iletişimin diplomatik teamülleri zoraki dönüştürdüğü teknoloji çağında,
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde yapılan cumhurbaşkanlığını seçimini ikinci turda oyların yüzde 51,7’sini alan Başbakan Ersin Tatar kazandı. 2015’ten bu yana cumhurbaşkanlığını yürüten Mustafa Akıncı ise yarışı yüzde 48,3 ile kaybettikten sonra siyaseti bıraktığını ilan etti. Tatar en önemli desteği Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dan almıştı. Erdoğan, Tatar seçilirse Ankara ve Lefkoşa’nın uyum içinde çalışacağı mesajını vermişti.Tatar’ın cumhurbaşkanlığı,
Bir yol bulup Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’yı FETÖ’ye ya da PKK’ya destekçidir diye ya da Soros’çudur, ne bileyim ulusalcıdır diye hapse atmak mümkün olsaydı belki işler daha kolay olurdu. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın seçim rüşveti olduğu apaçık desteklerle 11 Ekim cumhurbaşkanlığı seçiminde arkasında durduğu Başbakan Ersin Tatar belki daha iyi sonuç alırdı. Belki
1974’teki Kıbrıs harekâtından beri kapalı olan ve Türklerle Rumlar arasındaki barış müzakerelerinde kritik önem taşıyan Maraş bölgesinin bir kısmı, ziyarete açıldı. Gazete Duvar’ın haberine göre, adanın Türk tarafında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçiminden üç gün önce gelen etkinlik kapsamında halkın ve basın mensuplarının asker ve polis eşliğinde “hayalet şehir” olarak bilinen bölgeye girişine izin verildi. KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı tarafından rakibi
Kıbrıs’ın ikiye bölünmesinden bu yana Yunanistan ne zaman Avrupa ve Amerika’nın desteğini talep etmiş ve bu talep olumlu karşılanmışsa, sonuç daima Türkiye’nin Batı’dan biraz daha uzaklaşmasına sebep oldu. Avrupa Yunanistan’a güçlü siyasi destek verdi 1 Ekim 2020 tarihinde Brüksel’de Devlet ve Hükümet Başkanları düzeyinde toplanan Avrupa Birliği Konseyi, yayınladığı ortak bildiride, “AB’nin, Yunanistan ve Kıbrıs’ın egemenliklerine
21. yüzyıl genel olarak dünyanın, özel olarak da Doğu Akdeniz ve Batı Asya jeopolitik dengelerinin hızlı bir değişimine tanıklık etmektedir. Türkiye ise Doğu Akdeniz ve Batı Asya coğrafyasının ayrılmaz bir parçası olarak bu değişimden en çok etkilenen ve etkilenecek ülkelerin arasında yer almaktadır.Türkiye ve Türkler Doğu Akdeniz’in üstünlük savaşlarında yeni bir unsur değildir ve çok
Düzelteyim, sadece Macron değil, Macron gibiler demem lazımdı ama şimdi Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron var sahnede Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın karşısında.Erdoğan’ın en büyük siyasi gıdasının zıtlaşma olduğuna Almanlar geç uyandı, ama tam uyandı. Önce Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier, sonra Şansölye Angela Merkel, Erdoğan’ın şahsını hedef almanın sadece Erdoğan’a güç kattığını, ama Türkiye’yi uzaklaştırdığını fark ettiler. Ama şimdi,
Türkiye ile Yunanistan arasında savaş çıkmayacağı işin yatıştırılacağı zaten öteden beri belliydi. Hayır, Avrupa Birliği (AB) Türkiye’ye sert uyarıda bulunup yaptırım tehdidinde bulunduğu için değil. Çünkü birincisi, AB Türkiye üzerinde siyasi yaptırım gücünü (Kıbrıs sorunu nedeniyle) kaybedeli çok oldu. Oysa, yöntem hoşunuza gitsin gitmesin Türkiye’nin elinde Avrupa siyasetini etkileyen bir göç kartı var. İkincisi, Türkiye
Hayal Kırıklığı Eğer önceki kuşak Türk liderler ve Avrupa Birliği (AB) Devlet Adamları, yani 1963 Ortaklık Anlaşması ve 1971 Katma Protokolü gerçekleştiren kuşak, Türkiye-AB ilişkilerinin bugünkü halini görseydi muhakkak ki derin bir teessüre kapılırdı. Türkiye’nin AB ile sanayi mamullerinde hemen yarım yüzyıldan bu yana her iki tarafın avantajına işleyen bir Gümrük Birliği var. Fakat bu Gümrük Birliğini