Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ABD Başkanı Joe Biden’la 31 Ekim Roma görüşmesinin anlamı ve sonuçlarına gelmeden önce iki haberi paylaşmamız gerekiyor, manzarayı daha geniş açıdan görebilmemiz açısından.Birincisi, Biden’la görüşmenin bugün İngiltere’nin Glasgow şehrinde başlayan İklim Zirvesi çerçevesinde yapılacağı duyurulmuştu. Hatta bunu söyleyen de Azerbaycan dönüşünde Erdoğan olmuştu. Oysa Erdoğan’ın İklim Zirvesine katılmayacağı, Glasgow’a gitmeyeceği 30 Ekim’de
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 23 Ekim’de 10 batılı büyükelçiyi istenmeyen kişi (persona non grata) sayarak sınır dışı etmek için Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’na talimat verdiğini söylemesinin ciddi sonuçları olacağı görülüyor.Bunu anlamak için ne diplomasi ne de ekonomi dehası olmak gerekiyor. Erdoğan’ın Osman Kavala’nın serbest bırakılması için ortak açıklama yayınlayan ABD, Almanya, Fransa, Hollanda, İsveç, Norveç, Danimarka,
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan on batılı ülke büyükelçisinin istenmeyen kişi ilan edilip Türkiye’den gönderilmesi için Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’na talimat verdiğini söyledi. Erdoğan, büyükelçilerin Osman Kavala’nın serbest bırakılmasını istemesini Türkiye’nin iç işlerine müdahale sayan Erdoğan “Burası Türkiye, kabile devleti değil” dedi. Erdoğan’ın istenmeyen kişi ilan edilmesini istediği büyükelçiler listesinde ABD, Almanya, Fransa, Hollanda, Danimarka, İsveç, Norveç,
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a toz kondurmayan bir iş insanıyla Merkez Bankasının Türk lirasını ABD doları karşısında (22 Ekim sabahı itibarıyla) 1’e 9,6 düzeyine düşüren kararı üzerine konuşuyorduk. Geçmişte MB Para Politikası Kurulunda da bulunmuş iktisatçı Fatih Özatay’ın, bu kararı “İktisat bilimiyle açıklanamaz” diye nitelemesine karşı, son iki yılda zaman zaman çalışanlara maaş ödeme sıkıntısına düşen bu
Afganistan’ın ikinci büyük ili, Peştun milliyetçiliğinin merkezi ve Taliban’ın doğum yeri olarak bilinen Kandahar’da 15 Ekim’de Şii camisinde kılınan Cuma namazı sırasında yapılan intihar saldırısında en az 36 kişi öldürüldü, 200 kişi de yaralandı. Bu sırada üst düzey bir Taliban heyeti Ankara’daydı. Bir gün önce Katar Havayollarına ait uçakla gelmişler, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu başkanlığındaki
Fatura derken mali faturası değil kast ettiğim. “İtibardan tasarruf olmaz” demagojisiyle şatafata saçılan milyonların faturası elbette bize çıkacak. İngiltere Başbakanı Boris Johnson ABD Başkanı Joe Biden ile görüşmeye ABD’den askeri nakliye uçaklarıyla getirttiği Alman malı özel limuzinlerle gitmedi, metroyla gitti. Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ise Türkiye’ye dönüşünde, daha önce hiçbir ABD Başkanından Biden’den gördüğü muameleyi
Türkiye Covid-19 salgınıyla değişimi hızlanan siyasi dengeler içinde ABD ile yeni bir anlaşma zemini arıyor; en azından Ankara’nın verdiği sinyaller o yönde.ABD ile “daha eşit” bir ortaklık için bir süredir Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’dan gelen sinyaller, son olarak Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın ifadeleriyle somutlaşmaya başladı.İlginç olan bu işaretlerin Rusya ile
Etopya Başbakanı Abiy Ahmed’in Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la ortak basın toplantısında Mustafa Kemal Atatürk’ten övgüyle söz etmesinin Cumhurbaşkanlığı tercümanı tarafından canlı yayında sansürlenmesi arada kaynamasın diye yazının başına aldım. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun o basın toplantısını izlemek için gelen gazetecilere yaptığı “Taliban ne yapacak, ona bakacağız” diye özetlenebilecek” sözleriyle başlayacaktım yoksa. Çavuşoğlu, Türkiye’nin tutumunu hem Taliban’ın
“Kâğıttan kaplan” bir Çin deyimi. Yüksek perdeden tehdit eden, esip gürleyen ama devamını getirmeyen, getiremeyen kişi ya da kurumlar için kullanılıyor. Deyimi dünya siyasetine dahil eden kişi Çinli komünist lider Mao Zedung. Mao, bu sözü, Çin’i sürekli tehdit eden ABD’ye karşı kullanmış ve gerçekten de Çin konusunda ABD’nin “kâğıttan kaplan” olduğu büyük ölçüde anlaşılmıştı.Nereden mi