Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan son on gün zarfında önce zoraki müttefikini, sonra da zoraki dostunu ziyaret etti. Ancak, ne zoraki müttefikinden ne zoraki dostundan istediklerini alabildi. Önce, BM Genel Kurul toplantısına katılmak üzere geçen hafta New York’a gitti. Ancak, asıl amacı ABD Başkanı Joe Biden ile görüşebilmekti.Böylece, Biden ile 14 Haziran’da Brüksel’de gerçekleştirdiği görüşmeyle kurmayı başardığı
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in davetlisi olarak 29 Eylül’de Soçi’de yaptığı görüşmeyi stratejik önemde, yani iki ülkenin bundan böyle birbirleriyle ve bölgelerindeki ilişkileri etkileyecek önemde saymak gerekiyor. İki lider 2 saat 40 dakika sürdüğü açıklanan görüşmeden sonra basın toplantısı yapmamış olsa da görüşme öncesi söylediklerinin satır aralarını görüşmenin yapıldığı koşullarla birleştirince Erdoğan-Putin
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Amerikan CBS Televizyonu’na verdiği ve 24 Eylül günü yayınlanan mülakatında, Türkiye-ABD ilişkileri açısından oldukça önemli mesajlar verdi. Erdoğan’ın mesajlarının tonu, dikkat çekecek kadar sertti. Türkiye’nin Rusya Federasyonu’ndan ikinci paket S-400 hava savunma sistemi alımı ile ilgili soruyu Erdoğan, “Hangi ülkeden ne tür savunma sistemleri aldığımıza kimse müdahale edemez. Buna kimse karışamaz.
Bu yazının yazılıp yazının yayınlanması ardından Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Cuma namazı çıkışında ABD liderlerinin hiç biriyle Joe Biden ile yaşadığı türden bir “konum” yaşamadığını itiraf ederek, “maalesef bu durumdayız” dedi. Bizler de daha önce hiç bir Türk Cumhurbaşkanının ya da Başbakanının ABD Başkanından istediği yakınlığı bulamadığı için halka böyle şikayetçi olduğunu yaşamamıştık. Üzücü bir durum.
Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu, helikopter üreticisi Rostvertol’un tesislerine yaptığı ziyaret sırasında Rus ordusunun Suriye’de 320’den fazla tipte silah ve araç gereci denediğini söyledi. Şoygu, bu denemeler ve silahların sahadaki kullanımlarından edinilen deneyimlerle tasarımlarda değişiklikler yapıldığını, silahların iyileştirildiğini söyledi. Şoygu’nun ziyaret sırasındaki açıklamalarında dikkat çeken bir husus da hava savunma sistemlerine yaptığı vurguydu. Bakan, sahadaki
Türkiye’nin siyasi ve ekonomik gündemi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ABD Başkanı Joe Biden ile 14 Haziran’daki NATO zirvesi çerçevesinde yapacağı görüşmeye kilitlenmiş durumda. Bu görüşme sadece son yıllarda ciddi krizlerle sınanan Türkiye-ABD ilişkilerinin geleceği açısından önemli olmakla kalmıyor. Nitekim, Erdoğan’ın 13-14 Haziran Brüksel seferinde NATO zirvesi ve Biden görüşmesi dışında önemli ikili temasları da var. Almanya
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 14 Haziran’da ABD Başkanı Joe Biden ile yapacağı ikili görüşmeden çıkacak en muhtemel senaryo belli olmaya başladı.En muhtemel senaryoyu gerçekçi olarak değerlendirmek için önce bu görüşmeyi yerli yerine oturtmak gerekiyor.1- Bu görüşme sadece Türkiye-ABD ilişkileri, ya da görüşmenin Türk iç siyaseti ve özellikle de ekonomisinin gidişi bakımından önemli olmakla kalmıyor. Bölgesel ve
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın son beş yıldır aralarından su sızmayan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile araları bir süredir eskisi gibi değil. Rüzgâr, tam olarak Ukrayna kriziyle tersine dönmeye başladı. Dün, 31 Mayıs’ta Putin’in Türkiye’ye uçuş kısıtlamasını bir ay daha uzatmasıyla cari açığı Rus (ve Alman) turistler üzerinden kapatma hedefi yara aldı, rüzgâr biraz daha döndü.
Günümüzde yaşadığımız olaylar devletlerin yaptıklarının yanlarında kar kaldığını göstermekte. İsrail’in son saldırıları, dünya ne derse desin, ne kadar bağrılıp çağırılsa da hiç kimsenin Filistinlilere yönelik darbe ve yıkıma devam edilmesinin engelleyemeyeceğini gösterdi. İsrail’i en azından yavaşlatabilecek tek ülke Amerika Birleşik Devletleri olayları seyretmeyi tercih ediyor. Hamas, İsrail’i yok etmeye kararlı bir terör örgütü olarak kabul
Pandemi sonrasında yeni ve beklentilerimizi karşılayacak bir dünya düzeni ortaya çıkacak mı? Bence çıkmayacak. Aksine, dünya, tekrar bir soğuk savaşla karşı karşıya kalacak gibi görünüyor.Bu soğuk savaşın mahiyeti de farklı olacak. Kısacası, hiç hazır olmadığımız bir düzene girmenin arifesinde olduğumuzu söyleyebiliriz. Yeni soğuk savaşın bir tarafında ABD ve AB, diğer tarafında ise Çin ve Rusya var.









