Demokrasi çağdaş eşitlikçi bir topluma inanmış herkesin teorik olarak tartışmasız kabul ettiği bir yönetim biçimi. Son iki yüz küsur yıldır dünyanın her yerinde daha iyi bir toplum isteyenler, özleyenleri hareket geçiren bir ideal. Ama son zamanlarda demokraside ciddi sorunlar yaşanmaya başlandı Türkiye’de ve birçok ülkede.Meselenin ne olduğu anlamak ve kaynağına inmek için 2500 yıl kadar
Hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü tartışmaları ne yazık ki sadece Türkiye’de yapılmıyor. Geçtiğimiz günlerde hiç beklenmedik bir gelişme, Avrupa Birliği (AB) karar alma mekanizmalarında ciddi sarsıntı yarattı. 27 üye ülke büyükelçilerinin bir araya geldiği son bütçe toplantısında, Macaristan ve Polonya temsilcileri, ülkelerinin “hukukun üstünlüğü” şartı nedeniyle haliyle bütçeyi onaylamayacaklarını bildirerek önemli bir bunalım yarattılar.Bütçe prosedürü,
Kıbrıs’ın ikiye bölünmesinden bu yana Yunanistan ne zaman Avrupa ve Amerika’nın desteğini talep etmiş ve bu talep olumlu karşılanmışsa, sonuç daima Türkiye’nin Batı’dan biraz daha uzaklaşmasına sebep oldu. Avrupa Yunanistan’a güçlü siyasi destek verdi 1 Ekim 2020 tarihinde Brüksel’de Devlet ve Hükümet Başkanları düzeyinde toplanan Avrupa Birliği Konseyi, yayınladığı ortak bildiride, “AB’nin, Yunanistan ve Kıbrıs’ın egemenliklerine
Avrupa Birliği’nin Güvenlik ve Dış Politikalar Yüksek Temsilcisi Josep Borrell Fontelles 15 Eylül’de Avrupa Parlamentosunda Türkiye’yi yakından ilgilendiren bir konuşma yaptı. Konuşmasının en önemli kısmında Türkiye’yi de “eski imparatorluğu” canlandırmak isteyen ülkeler arasında saydı ve bunun AB’yi yeni bir durumla karşı karşıya getirdiğini söyledi. AB’nin 21 Eylül’deki Dış İlişkiler Konseyi, yani dışişleri bakanları toplantısında ve
Türkiye ile Yunanistan arasında savaş çıkmayacağı işin yatıştırılacağı zaten öteden beri belliydi. Hayır, Avrupa Birliği (AB) Türkiye’ye sert uyarıda bulunup yaptırım tehdidinde bulunduğu için değil. Çünkü birincisi, AB Türkiye üzerinde siyasi yaptırım gücünü (Kıbrıs sorunu nedeniyle) kaybedeli çok oldu. Oysa, yöntem hoşunuza gitsin gitmesin Türkiye’nin elinde Avrupa siyasetini etkileyen bir göç kartı var. İkincisi, Türkiye
Almanya Dışişleri Heiko Maas 25 Ağustos günü önce Atina’da Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendios, ardından Ankara’da Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Kıbrıs ve Doğu Akdeniz sularında tırmanan gerilimi görüştü. Maas bu görüşmelerden aldığı izlenimi 27-28 Ağustos’ta Berlin’de planlanan Avrupa Birliği (AB) Dışişleri Bakanları Toplantısına götürecek. Türkiye’nin donanma eşliğinde Oruç Reis sondaj gemisini Kıbrıs’ın güneyine göndermesi
1 Temmuz 2020 itibarıyla Avrupa Birliği (AB) dönem başkanlığını yüklenecek olan Almanya, başta öteki AB Ülkeleri olmak üzere, ABD, Çin, Rusya gibi ülkeler ve Türkiye tarafından da yakından izleniyor. Çünkü, Çin ve Rusya konusunda Almanya’nın ve AB’nin takınacağı tutum, Korona sonrası AB ülkeleri arasında baş gösteren güvensizlik ortamı gibi bir dizi sorun gündemi işgal ediyor.
Pandeminin yarattığı yeni koşullar, uluslararası politikanın değişim hızını daha da arttırmışa benziyor. Bu doğrultuda Avrupa Birliği’nin ilke olarak 9 Mayıs 2020’de başlayacakken Eylül’e ertelenmiş olan Avrupa’nın Geleceği Konferansı global denge arayışlarının bir diğer önemli sürecine işaret ediyor. AB’nin kuruluşundan bu yana 6’lardan bugün 27’lere ulaşmış olmasının işlevsel olarak hem içerde hem de dışarıya yansımasında önemli
Beş saygın Avrupa düşünce kuruluşu, geçen ocak ayında yaptıkları açıklamayla (1) bu yılın ilkbaharında Avrupa Birliği’nin (AB) geleceği konusunda büyük bir konferans toplanacağını ilan etti. Açıklamada, geniş katılımlı bu konferansın bir önceki Komisyon Başkanı Jean-Claude Junker ve Fransa CB Emmanuel Macron’un 2015 ve 2018 yıllarında yaptığı kamuoyu danışmalarının ışığında düzenleneceği bildiriliyor ve sonuçlarının 2024 Avrupa